Robert Hanson
Tecavüz ettiği kadın kurbanları Ancharge yakınlarındaki koruluğa bırakıp ok, tüfek, bıçak gibi aletlerle kovalayıp
öldürüyordu. Onun için bu heyecanlı bir avdı.
Green Nehri Katili
Bulunamadığı için gerçek ismi asla öğrenilemedi. Kurbanlarının hepsi kadındı ve Green nehrinde bulunuyordu.
Otopsi sonuçları tüm kadın kurbanların vajinalarında piramit şeklinde taşlar bulunduğunu gösteriyordu.
Fritz Harman (Hannover Kasabı)
Fritz Harman Jeffrey Dahmera çok benzer metodlar kullanıyordu. Ancak Harmanın dehşet dozu biraz daha fazlaydı.
O da homoseksüel erkeklerle birlikte olmak için, yahut onlara bir içki ikram etmek, yemek sunmak için onları evine getiriyordu.
Yatağa girdiklerinde kendini engelleyemiyor kurbanlarını elleri ile boğmaya çalışırken bir yandan da adem elmalarına (kadında olmayan erkeğin boğazındaki çıkıntı yapı) dişlerini geçiriyordu.
Her defasında kurban öldükten sonra büyük pişmanlık duyuyor yüzlerini örtüyor ve onlarla göz göze gelmemek için uğraşıyordu.
Cesetleri bir cerrah titizliği ile parçalıyordu. Karnı yarıp bağırsakları boşalttıktan sonra göğüs kafesini kırıp iç organları çıkarıyordu. Etleri kemikten sıyırıyordu. Kemikleri derelere atıyor etleri ve elbiseleri pazarda satıyordu. Savaş yıllarıydı ve et çok kıymetliydi. "İnanın bana hasta değilim. Sadece arada bir sapıtıyorum."
John Wayne Gacy (Palyaço Katil)
John Wayne Gacy hiç kimsenin katil olacağına inanmayacağı örnek bir Amerikalıydı. Oysa Kimsenin bilmediği gerçekler vardı. Evli, çocukları olan bu adam genç erkekleri evinin bodrumuna davet ediyor onlara çeşitli bahanelerle kelepçe takıyor sonra çoraplarını ağızlarına sokuşturup hareket etmelerini engelliyor ve onlara tecavüz ediyordu. Gacy tecavüz esnasında kurbanı boğarak öldürüyordu. Kurbanını yavaş yavaş boğarke incilin 23. ilahisini ezberden okuyordu (tanrı benim çobanımdır….). Bunun için ip ya da tahta kullanıyordu. Cesetleri evden çıkarmıyor, parçalamıyor yine evde gömülü olarak saklıyordu.
"Kelepçeden kurtulmanın en iyi yolu anahtara sahip olmaktır!"
Andrei Chikatilo (Rostov canavarı)
Andrei Chikatilo tam anlamıyla vahşi bir katildi. Asla kendini kontrol kaygısı taşımadı. Hiçbir özen ve özel ritüel olmaksızın acı çektirdiği kadınlara hakimiyet kurmak kaygısıyla hareket ediyordu. İktidarsızdı. Tecavüz etmeye çalıştığı kadınlarda ereksiyonu sağlayamayınca çılgına dönüyor dişleriyle meme uçlarını koparmaya varan şiddet gösterilerine girişiyordu. Çoğu zaman kurbanı boğuyordu. Önceleri bunun için kurbanlarının eşyalarını kullanırken öldürdüğü kadın sayısı arttıkça yanında ip, vazelin, bıçak dolu ufak bir iş çantası taşımaya başladı. Chikatilo'nun tek derdi defalarca bıçakladığı ki özellikle yüzlerini parçalıyordu, bazı uzuvlarını kestiği kadınların yanında mastürbasyon yapabilmekti.
"Sapkın cinsel davranışlar konusunda bazen dayanılmaz, zaptedilemez bir deliliğin içine giriyorum. Davranışlarımı kontrol edemiyorum. Bunun nedeni de çocukluğumdan bu yana kendimi tam anlamıyla gerçek bir erkek gibi hissedemeyişimdir."
Ahmad Suradji
Ahmad Suradji orta yaşlarına kadar kendini büyücü olup şifa dağıtmaya adamış takıntılı bir insandı. Öldürdüğü insanların salyalarını emerek güçleneceğine inanıyordu. Bu inanca kapılmansın nedeni ise gördüğü bir rüyaydı. Cinayetlerini tek başına işlememiş tüm ailesini de korkusuzca bu seromoniye karıştırmıştı. Kurbanlarını büyü yapma bahanesi ile arka bahçedeki çukura gömüyor. Bir yandan dualar okurken bir yandan onları boğuyordu. Çukurda yarı vücuduna kadar gömülü olan kurban olaya şahit oluyor ancak tepki veremiyordu. Kurbanın salya ve tükürüğünü emmek onun en büyük amacıydı. Bu güce sahip olmak için bir kitle belirlemeksizin mümkün olduğunca çok insan öldürüp ağız salgılarını içmekle uğraşıyordu.
Albert de Salvo
Önce tecavüz edip sonra öldürdüğü kadın kurbanlarını onları boğduğu atkı, çorap, eşarp, bornoz gibi eşyalarla hediye paketi şekline sokuyordu. Kadınlar çoğu zaman çıplak bacakları dizden ayrık bir şekilde bulunyordu. Özellikle kurdela şeklindeki boyuna bağlanmış çoraplar ünlüydü. Hatta cinayetlerinden birinden kurbanın ayak parmağına bir tebrik kartı bırakmıştı. "Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim."
Albert Fish
Albert Fish hemen tüm psikiyatrik otoritelerce gelmiş geçmiş en sapkın seri katil olarak biliniyor. Fish çocuklarla ilgiliydi. Kendisine uyguladığı tüm mazoşist eylemler ve şiddetin her türlüsü ona yetmiyordu. Sadizme de el attı. Ölü yiyici idi. Kurbanlarının etleri yumuşasın diye onları kamçı, demir sopa vb aletlerle dövüyordu. Bazen kanlarını da içiyordu. Kurbanlarını özenle parçalıyor yemeyi sevdiği bölümleri alıyordu. Onun en büyük zevki kurban parçalandıktan sonra başlıyordu. İnsan eti ona diğer herhangi bir etten farklı olarak sadece lezzet ve cinsel tatmin sağlıyordu. Kaynağı önemli değildi.
Çocukları seçmesinin nedeni etlerinin yumuşak ve taze olması idi. Fish yaşlı bir adamdı ve çocuklar onun için kolay kurbanlardı. Zaman zaman kurbanın gözlerini oyma, kulak ve burnunu kesme gibi eylemleri oluyordu. En çok penis, testisler, kalça önemliydi. Bu bölümleri sebzelerle pişirim zevkle yiyor ve bundan inanılma zevk alıyordu. Fish için detaylı bilgi daha önceki yamyam çocuk katili isimli yazıda. ‘ ‘ Daima başkalarına acı vermeyi arzuladım. Başkalarının bana verdiği acıyı da… Acı veren her şeyden hoşlanıyordum. ‘ ‘
Ed Gein
Ed Gein başlı başına incelenecek bir karakter olduğundan ona burada uzun uzadıya yer vermiyoruz. Ritüel olarak algılayacağımız en belirgin olay kurban derilerinden yaptığı elbiseleri vücuduna giymesiydi ki bu Aztek rahiplerinin kurban derilerini üzerlerine sarmasına çok benziyordu. Kafataslarından çorba kaseleri, meme başlarından kemerler, kutuda sergilenen cinsel organlar, üzerine insan derisinden yaptığı kıyafete diktiği memelerle kadınlığın neye benzediğini anlama çalışmaları Ed Gein'i gerçekten anlaşılamaz kılıyordu.
Jeffrey Dahmer
Kurbanlarını ilaçla uyuşturma, boğarak öldürme, cesetle cinsel ilişkiye girme yahut tahrik unsuru olarak kullanarak mastürbasyon yapma ve son olarak cesetleri parçalama alışkanlığına sahipti. Kurban homoseksüel ilişki için eve getirilip uyuşturucu ile bayıltıldıktan sonra öldürülüyordu. Cinsel tatmin mutlaka öldürme sonrası oluyordu. Diğer katillerin aksine kurbana ölüm öncesi şiddet ya da taciz söz konusu değildi. Dahmer ölüleri seviyordu. Cesetler baştanbaşa yarılıp incelendikten sonra parçalama işlemi başlıyordu. Kanı, kokusunu, ısısını seviyordu. Parçaları asit dolu kaplarda eritiyor, sıvıları tuvalete ya da tortu oluşumları söz konusu ise kanalizasyonlara boşaltıyordu. Kurbanların cinsel organları yahut kafaları çok özel anılardı. Bu yüzden formaldehit ( cesetlerin bozulmadan saklanabilmesi için kullanılan tıp fakültelerinin anatomi bölümlerinin garip garip kokuyor olmasına sebebiyet veren madde) dolu kavanozlarda saklanıyorlardı.
Dahmer cinayetin her aşamasını fotoğraflıyordu. Bu polaroidler onun için daha sonra porno dergi niyetine kullanılıyor hatta duvarlarını süslüyordu. Bir keresinde kafa iyice haşlanıp etlerinden sıyrılıp griye boyanarak aksesuar haline getirilmişti. Dahmer araştırmacı bir sapkındı. Kurbanlarına garip maddeler enjekte ederek etkilerini inceliyordu. Lobotomi (kafatasının delinip beyne müdahale edilmesi) uygulaması ile bir kurbanının beynine tuzruhu enjekte etmiş ve kurbanın birkaç gün yaşamasına izin vermiştir.
"Yaptıklarımı herhangi bir insanın yapmış olacağına inanmak zor. Ama biliyorum ki ben bunları yaptım. Yaptıklarımın sebebi nefret değildir. Hiç kimseden nefret etmedim. İnanıyorum ki yüce tanrı beni günahlarıman arındıracak."
Leonard Lake & Charles NG
Leonard Lake ülkeyi yerle bir edecek bir nükleer savaş çıkacağına inanıyordu. Ne kadar dayanıklı sığınaklar inşa ederse yaşama şansı o kadar artacaktı. Sığınaklara köleler yerleştirecek böylece dünya nüfusu son bulmayacak yeniden üreme sağlanacaktı. Ancak tanışıp çok iyi anlaştığı arkadaşı Charles NG ile bir araya gelince seks kölelerini nükleer patlamayı beklemeden kullanmaya karar verdiler.
Kızları özel olarak inşa ettikleri odalara alıp inanılmaz işkenceler yapıyorlardı. Sonra tecavüz edip şiddet uyguluyor bunları filme alıyordu. Her ne kadar bu filmler asla bulunamamış olsa da ikilinin geçimini bu filmleri satarak kazandığı düşünülüyordu. Snuff sektörü inanılmaz para getiriyordu ve zevkli dakikalarını görüntüleyip satarak bir taşla iki kuş vuruyorlardı. Direk öldürme kaseti bulunmasa da tecavüzlerin ve işkencelerin olduğu kasetler ele geçirilmiş, ayrıca tüm ölümler detaylı bir şekilde rapor edilmişti. İkilinin öldürme tekniği değişken olmakla beraber taciz, tecavüz, işkence içeriyordu. Şiddet boyutları inanılmaz düzeydeydi.
Gary Heidnik
Gary Heidnik'in kurbanları çok şanssızdılar. Çünkü onun işkence seansları kendini tüm diğer seri katillerden ayıracak kadar uzun sürüyordu. Bodrumundaki su borularına bağladığı kadın kurbanlarına aylarca tecavüz ve işkence ediyordu. Öldürdüğü kadınların etlerini köpek maması ile karıştırıp diğer esirlerine yediriyordu.