1 - Tâ, Sîn, Mîm.
2 - Bunlar sana apaçık kitabın âyetleridir.
3 - (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kıyacaksın!
4 - Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.
5 - Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir öğüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.
6 - Üstelik (ona) "yalandır" dediler; fakat onlara alay edip durdukları şeyin haberleri yakında gelecektir.
7 - Yeryüzüne bir bakmadılar mı? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz.
8 - Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.
9 - Ve şüphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.
10 - Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
11 - "Firavun kavmine, hâlâ sakınmayacaklar mı?"
12 - (Musa) şöyle seslendi: "Ya Rab! Doğrusu ben korkarım ki beni yalancı sayarlar."
13 - "Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."
14 - "Hem onların bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayı korkarım ki, hemen beni öldürürler."
15 - (Allah): "Hayır hayır" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onları) işitiyoruz."
16 - "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: İnan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.
17 - İsrail oğullarını bizimle beraber gönder."
18 - "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının bir çok yıllarını aramızda geçirmedin mi?"
19 - "Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"
20 - Musa, "Ben, dedi, o işi o anda yaptım ki şaşkınlardandım."
21 - "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı."
22 - "O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "
23 - Firavun şöyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dediğin nedir ki?"
24 - Musa cevap olarak: "Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi'dir."
25 - (Firavun) etrafında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.
26 - Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarınızın da Rabbidir."
27 - (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.
28 - Musa devamla şöyle söyledi: "Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir."
29 - Firavun: "Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim" dedi.
30 - Musa sordu: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"
31 - Firavun: "Haydi getir onu bakayım, doğrulardan isen" dedi.
32 - Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.
33 - Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.
34 - Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"
35 - "Sizi sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?"
36 - Dediler ki: "Bunu ve kardeşini eğle, şehirlere de toplayıcılar gönder."
37 - "Bütün bilgiç sihirbazları sana getirsinler."
38 - Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.
39 - Halka, "Siz de toplanıyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
40 - "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyarız" dediler.
41 - Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?" dediler.
42 - Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksınız" dedi.
43 - Musa onlara "Atın, ne atacaksanız" dedi.
44 - Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un kudreti hakkı için şüphesiz elbette bizler galip geleceğiz" dediler.
45 - Ardından Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!
46 - Sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
47 - "İman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "
48 - "Musa ve Harun'un Rabbine!"
49 - Firavun (kızgınlık içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlaşıldı ki o size sihri öğreten büyüğünüzmüş! Ama şimdi bileceksiniz: andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama ke stireceğim, hepinizi çarmıha gerdireceğim!"
50 - "Zararı yok dediler nasıl olsa biz Rabbimize döneceğiz."
51 - "Herhalde biz müminlerin evveli olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz"
52 - Biz, Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
53 - Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:
54 - "Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır."
55 - "(Böyle iken) hakkımızda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
56 - "Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız." (diyor ve dedirtiyordu.)
57 - Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,
58 - Hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık.
59 - Ve onlara İsrail oğullarını mirasçı yaptık.
60 - Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler.
61 - İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları "Eyvah, yakalandık! dediler.
62 - Musa: "Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
63 - Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,
64 - Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik.
65 - Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık,
66 - Sonra da ötekileri suda boğduk.
67 - Şüphesiz bunda bir âyet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir.
68 - Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
69 - (Resulüm!) onlara İbrahim'in kıssasını da naklet.
70 - Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" demişti.