-Malının ve evlâdının çokluğu sana hayır getirmez. Kişiye hayrı dokunacak şey ilminin ve amelinin çokluğudur.
-Dünyâda iki kişiden başkası için hayır yoktur: Biri günahından tevbe eden, diğeri de hayırda yarışan kimsedir.
-Takvâ ile işlenen amel az değildir. Allah'ın katında makbul olan amel nasıl az olur?
-En korktğum şey nefsin hevâsına uymak ve uzun emel ( bitmez tükenmez bir hırs ile ulaşılması zor imkansız şeyler arzu etmek) tir. Zira, hevâya ( nefsin arzularına) tâbi olmak haktan saptırır, uzun emel de ahireti unutturur.
-Gâfil olmayın ki dünya arkanızda gitmekte, âhiret ise önünüzde gelmektedir. Her ikisinin de yolcuları vardır. Sizler dünya yolcusu olmayın; âhiret yolcusu olun. Zira ( bugün) dünya hesabsız amel yeri, (yarın) âhiret amelin olmadığı hesap günüdür.
-İyi biliniz ki muhakkak öleceksiniz, öldükten sonra da diriltileceksiniz. Amellerinizle hesâba çekileceksiniz. Dünya hayatı sizi oyalamasın. Zira o imtihan evidir. Nimetleri fânidir ve ondaki her şey zevâle ( yok olmaya) mahkumdur.
-Muhakkak fakih ( hakiki âlim), insanları Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe düşürmeyen ve azâbından da emin kılmayandır. O, Allah'a isyan olacak hususlarda insanlara ruhsat vermez. Başka şeylere rağbet ederek Kur'an-ı terketmez.
-İlimsiz ibâdette ve anlaşılmayan ilimde hayır yoktur.
-Ey insanlar , benden şu kelimeleri öğreniniz ki bineklerinize binip arasanız mislini bulamazsınız: Mü'min, sadece rabbinden ümid eden kuldur, onu ancak günahı korkutur, bilmediğini öğrenmekten hayâ etmez, kendisine bir şey sorulduğunda bilmiyorsa " Allâhü âlem" , (Allah en iyi bilir) demekten utanmaz. İyi biliniz ki sabır, îman için bedende baş gibidir. Başı olmayan bedende hayır yoktur.