RockTurk
Sadece 30 saniyeni harcayarak aramıza katılmak için 'Kaydol'a tıkla.

RT Yönetimi ~
RockTurk
Sadece 30 saniyeni harcayarak aramıza katılmak için 'Kaydol'a tıkla.

RT Yönetimi ~
RockTurk
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RockTurk

Sadece Rock severlerin değil tüm Müzik severlerin buluşma noktası.
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  Başvuru FormuBaşvuru Formu  

 

 Melis Birkan

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz
RockTurk takımından
RockTurk takımından
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz


Erkek
Mesaj Sayısı : 1443
Yaş : 30
Nerden : Antalya
Kişisel İleti :


Ruh Hali : Melis Birkan Olgun10
Kayıt tarihi : 13/06/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Melis Birkan   Melis Birkan EmptyCuma 30 Ekim 2009, 09:10

Doğum tarihi: 30/11/1982
Doğum yeri: Eskişehir
Eğitimi: M.S.Ü. Devlet Konservatuarı Bale ve Modern Dans Bölümü

Film ve Dizi adı, Yönetmen, Yıl, Karakter

Issız Adam Yönetmen: Çağan Irmak 2008 Ada
Ayışığı Yönetmen: Yağmur Taylan 2008 Zeynep
Ulak Yönetmen: Çağan Irmak 2007 Emine - Ümmü
Barda Yönetmen: Serdar Akar 2006 Nil
Amerikalılar Karadeniz'de 2 Yönetmen: Kartal Tibet 2006 Çiçek
İyi ki Varsın Yönetmen: Kemal Başbuğ 2006 Gizem
Köprü Yönetmen: Sadullah Şentürk 2006 Elmas
Çapkın Yönetmen: Bora Onur 2005 Kiraz


Bale eğitimi alan oyuncu, daha sonra modern dansa geçiş yaptı. Önce reklamlarda oynadı. Ardından dizi oyunculuğu ile birlikte televizyona geçiş yaptı. Tarz-ı Hayat isimli bir televizyon programı hazırladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rockturk.eniyiforum.org/
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz
RockTurk takımından
RockTurk takımından
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz


Erkek
Mesaj Sayısı : 1443
Yaş : 30
Nerden : Antalya
Kişisel İleti :


Ruh Hali : Melis Birkan Olgun10
Kayıt tarihi : 13/06/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptyCuma 30 Ekim 2009, 09:11

Melis Birkan Qe9wxbu8n4srglcqqu3

Melis Birkan Oo66522xkpbc1j5iptj

Melis Birkan 0jwmqu11qh6jkegboy2h
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rockturk.eniyiforum.org/
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz
RockTurk takımından
RockTurk takımından
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz


Erkek
Mesaj Sayısı : 1443
Yaş : 30
Nerden : Antalya
Kişisel İleti :


Ruh Hali : Melis Birkan Olgun10
Kayıt tarihi : 13/06/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptyCuma 30 Ekim 2009, 09:14

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rockturk.eniyiforum.org/
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz
RockTurk takımından
RockTurk takımından
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz


Erkek
Mesaj Sayısı : 1443
Yaş : 30
Nerden : Antalya
Kişisel İleti :


Ruh Hali : Melis Birkan Olgun10
Kayıt tarihi : 13/06/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptyCuma 30 Ekim 2009, 09:15

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rockturk.eniyiforum.org/
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz
RockTurk takımından
RockTurk takımından
HayKoLkhaReKetEngeLLenemz


Erkek
Mesaj Sayısı : 1443
Yaş : 30
Nerden : Antalya
Kişisel İleti :


Ruh Hali : Melis Birkan Olgun10
Kayıt tarihi : 13/06/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptyCuma 30 Ekim 2009, 09:16

Turkcell'in ana sponsorluğunda ve Beyoğlu Belediyesi ile Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) işbirliğiyle düzenlenen 'Yeşilçam Ödülleri' ikinci kez sahiplerini bulmaya hazırlanıyor. 2009 Yeşilçam Ödülleri'nin 11 kategorideki 5'er adayı, Ceyda Düvenci ve Levent Üzümcü'nün sunumuyla Garajistanbul'daki basın toplantısında açıklandı.

Sinema ile özdeşleşmiş olan Beyoğlu'nda, doğup gelişmesine Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın öncülük ederek desteklediği Yeşilçam Ödülleri'nin özel kategorisini oluşturan Turkcell İlk Film Ödülü de bu yıl yine projenin ana sponsoru olan Turkcell'in ismini taşıyor.

HER KATEGORİNİN ADAYLARI BELLİ OLDU

Filmleri, ilk etapta Ulusal Sinema Platformu üyelerinin, sektör temsilcilerinin, sinema yazarlarının ve 2009 ödüllerine aday filmlerin yaratıcılarından oluşan 600 kişilik jüri değerlendirdi. Aday filmlerin yaratıcılarının hiçbir dalda kendi filmlerine oy kullanamadıkları bu ilk değerlendirmede, her kategori için 5'er aday basın kokteylinde noter huzurunda açıklandı.

En İyi Film:
- Üç Maymun
- Sonbahar
- Issız Adam
- Devrim Arabaları
- A.R.O.G.

En İyi Yönetmen:
- Nuri Bilge Ceylan (üç Maymun)
- Özcan Alper (Sonbahar)
- Çağan Irmak (Issız Adam)
- Tolga Örnek (Devrim Arabaları)
- Cem Yılmaz/ Ali Taner Baltacı (AROG)

En İyi Kadın Oyuncu:
- Hatice Aslan (Üç Maymun)
- Nurgül Yeşilçay (Vicdan)
- Demet Akbağ (o Çocukları
- Ayça Damgacı (Gitmek),
- Melis Birkan (Issız Adam)

En İyi Senaryo:
- Özcan Alper (Sonbahar)
- Çağan Irmak (Issız Adam)
- Ebru Ceylan/ Ercan Kesal/ Nuri Bilge Ceylan (Üç Maymun),
- Tolga Örnek/ Murat Dişli (Devrim Arabaları)
- Sırrı Süreyya Önder (O Çocukları)

En İyi Müzik:
- Aria Müzik (Issız Adam)
- Mazlum Çimen (Son Cellat)
- Demir Demirkan (Devrim Arabaları)
- Zülfü Livaneli (Vicdan)
- Cahit Berkay (Yağmurdan Sonra)
- Evanthia Reboutsika (Ulak)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:
- Megi Kobalakzde (Sonbahar)
- Selen Uçer (ara)
- Şerif Sezer (Ulak)
- Yıldız Kültür (Issız Adam)
- Özgü Namal (O Çocukları
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://rockturk.eniyiforum.org/
Yağsatarım_balsatarım
Amatör Rockçı
Amatör Rockçı
Yağsatarım_balsatarım


Kadın
Mesaj Sayısı : 103
Yaş : 30
Kişisel İleti : ***

Bir Kuş Olsamda uçsam göklerde!


***

Kanatlarımı açıp gitmek istiy0rum bu diyardan

***

Çıkmak istiy0rum bu cehennemden !




Ruh Hali : Melis Birkan Uykulu10
Kayıt tarihi : 18/10/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptySalı 03 Kas. 2009, 08:52

Son günlerin en çok konuşulan filmi “Issız Adam”da Ada karakterini canlandıran Melis Birkan ile, oyuncunun İstanbul’a geldiği günden beri oturduğu için “evim” diye nitelendirdiği Anadolu yakasındaki favori mekanlarından Suadiye’deki Saloon Cafe’de buluşmaya karar verdik. Melis Birkan, tıpkı filmdeki Ada karakteri gibi içi dışı bir, doğal ve berrak biri.


Onunla ilgili aklımda kalan yegane şey ise röportaj boyunca gülümseyen gözleri. Gözler de gülümser mi demeyin, Birkan’ınkiler kahkaha bile atıyordu.

Herkes sizi Ada diye tanıyor artık. Hakkı Devrim geçenlerde bir yazısını “Keşke bizlere Melis Birkan’ı yakından tanıtan bir röportaj yapılsa” diyerek bitirdi. Biz de sizi tanıtalım, Melis Birkan kim?
Ankara doğumluyum. İlkokula başladığım sene babamın işi nedeniyle İstanbul’a geldik. Biz birbirine bağlı çekirdek bir aileyiz. Hâlâ ailemle beraber Çekmeköy’de oturuyorum. Annem de babam da ekonomist. Babam bir süre borsada çalıştı. Şimdi ise Okan Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Annem de bir süre gönüllü İngilizce öğretmenliği yaptı, sonra çalışmayı bıraktı. İyi ki de bıraktı çünkü bizim ailenin bu kadar birbirine bağlı olmasının nedeni biraz da odur. Başka bir şehirden İstanbul’a gelip zarar görmeden adapte olabilmemizin tüm sorumluluğunu annem üstlendi.

Nasıl bir çocukluk yaşadınız?
Her insanın yaşadığı zorlukları ben de yaşadım. Her ailenin içinde olan sorunlar bizde de vardı ama öyle çocukluğuma dair travmalarım falan yok. Tek çocuğum ama tek çocukların üstüne yüklenen şımarık olma durumu bende söz konusu değil. Huzurlu ve sakin bir çocukluk yaşadım. 6 yaşından beri dans ediyor olmamın da bu işte bir katkısı vardır.

Konservatuara gitmeye küçükken mi karar verdiniz?
Evet, ailem de benim dans etmekten ne kadar zevk aldığımı ve yetenekli olduğumu fark ettiklerinde beni yönlendirdiler. Zaten hayatım boyunca yapmak istediğim her şeyde beni desteklediler.

Ekran önünde ilk tecrübeniz neydi?
Tesadüfen bir Eti Form reklamında oynamıştım. Arkadaşım için gitmiştik ve bana “Siz de deneme çekimine girsenize” demişlerdi. O reklam çekimi hayatıma Özlem girmeden önceki bir şey, o nedenle onu saymıyorum. Ekran önünde ilk ciddi tecrübem 2005’te Kanaltürk’teki “Tarz-ı Hayat” isimli life style programı sunmaktı.

Programdan sonra hangi projeler geldi?
Sonra “Çapkın” dizisine başladım. Diziden sonraki yaz Serdar Akar’ın yönettiği “Barda” filminde oynadım.

İlk film olarak “Barda”da oynamak cesaret gerektiren bir karar...
Evet, hızlı girdik ve hızla devam ettik. Serdar Akar’ın ismini duyunca ben proje hakkında daha fazla soru sormak istemedim zaten. Seçildiğimde Serdar Akar bana ve diğer arkadaşlara “Ben sizi seçtim ama isterseniz senaryoyu alıp okuyun. Yarın hâlâ bu işin içinde olmakta kararlıysanız konuşuruz” dedi.

Film şiddet içeren sahneleriyle konuşuldu. Sinemaya ilk adımınızda çok zorlanmadınız mı?
“Barda” benim için bir dönüm noktasıdır. Filmi çekerken tabii ki zorlandım ama o senaryoyu okuyan herkesin zorlanabileceğini düşünüyorum. Gerçekten yaşanmış bir olay olması insanı çok farklı bir psikolojiye sokuyor. Hatta filmin çekimleri boyunca daha fazla etkilenmeyelim diye gerçek olayla ilgili bir şeyler okumamız bile yasaklanmıştı. Ben filmden sonra olayı araştırdım ve rahatlıkla söyleyebilirim ki biz yaşananların çok hafifletilmiş bir versiyonunu yansıtmışız.

“Barda” filminden sonra ne yaptınız?
Kartal Tibet’in yönettiği “Amerikalılar Karadeniz’de”yi çektim. Sonra da iki sene süren “Köprü” isimli bir TV dizisi yaptım. Arada Çağan Irmak’ın “Ulak” filminde oynadım.

“Rolü kabul ettiğinde kendini yönetmene bırakmak gibi bir sorumluluğun var”

Çağan Irmak’ın iki filminde oynadınız. Nasıl tanıştınız?
“Barda”dan sonra verdiğim ilk röportajda çalışmak istediğim yönetmenler sorulduğunda birkaç isim saydım ve bunların başında da Çağan geliyordu. Çağan da bunu okuduktan sonra beni aramış. Gerçi o tiyatro, sinema, müzik camiasındaki tüm değişimleri gözler. O nedenle beni sadece o röportajdaki açıklamam için aradığını sanmıyorum.

“Çağan’la çalışmak kolay, filmi kafasında çekip öyle geliyor”

Onunla çalışmak nasıl?
Kolay ve çok keyifli çünkü Çağan filmini kafasında çekip geliyor. Çekimler başlamadan, hikayeyi nasıl anlatacağını kafasında bitirmiş oluyor. Bu nedenle de “Nasıl yapacağım, olanı biteni yansıtabildim mi?” gibi endişeleriniz olmuyor.
Filmde sizi en çok zorlayan sahne hangisiydi?
Alper’le Ada’nın meşhur yaprak sarmalı sahnesiydi. Sahnenin çekileceği gün Çağan Irmak ilk defa bir senaryosundan bir-iki sayfayı çıkarttı. O sahneyi bana ve Cemal’e emanet etti. Doğaçlama oynadık. Hatta sahne çekilmeden Cemal’le birbirimize “Hazırlıklı ol. Her şeyi yapabilirim” bile dedik.

Çok tekrar yapıldı mı?
Hayır, çok yıpratıcı bir sahneydi. Set olarak hepimiz ayıldık bayıldık, o yüzden çok tekrar yapmak gibi bir lüksümüz yoktu. Zaten ikinci tekrarda falan çekildi.

Peki ya sevişme sahnesi? Orada yine doğaçlama mı oynadınız?
Orada her şey planlanmıştı. Çağan’ın kafasındakilere sadık kaldık.

Hiç zorlanmadınız mı?
Hayır, zorlanmadım. Esasında ben filme bir bütün olarak baktığım için sahne sahne ayırmayı da saçma buluyorum. Sevişme sahnesinde de diğer sahnelerde de Çağan’a çok güvendiğim için farklılık hissetmedim. Çağan o sahneler için bizden daha endişeliydi. Hani bir şey olur kendimizi rahatsız hissederiz diye. Ben bir oyuncu olarak projeyi kabul ettiğimde her şeyi kabul etmiş oluyorum. Kendimi yönetmene bırakmak gibi bir sorumluluğum var. Sahneye müdahale etmeyi hiç düşünmedim . Çağan, Ada ile Alper’in sevişmesini öyle resmetmek istedi ve öyle oldu.

“Issız kadın olabilir ama bir kadın bu ıssızlığın hayatını kontrol etmesine izin vermez”

“Issız Adam”dan sonra “bağlanamayan erkek” tipi tartışılır oldu. Peki sizce “ıssız kadın” da var mı?
Issız kadınlar da olabilir ama biz kadınlar saklama konusunda erkeklerden daha başarılıyız. Yani kadınların ıssız olup olmadıklarını anlamak daha zor. Bence kadın anne olmak gibi bir özelliğe sahip olduğu için daha fazla kendine değer veren ve korkularıyla daha güçlü mücadele eden bir cinsiyet. Aile olma güdüsü, anaçlık ve doğurganlık bizi erkeklerden ayıran özellikler. Kısacası ıssız kadın olabilir ama bir kadın bu ıssızlığın hayatını kontrol etmesine izin vermez.

Günümüz ilişkilerinin geldiği hali nasıl yorumluyorsunuz?
19’uncu yüzyılda yaşanan aşkları bugüne taşıyabilir miyiz? İnsanların tavırları ve hayata bakış açıları aynı değil ki. Filmde benim en çok hoşuma giden şeylerden biri de bu değişimin farklı öğelerle anlatılması. Mesela insan ilişkilerinin geldiği noktaya işaret eden bir plak meselesi var. Plak dinlemek itina ister. Plakları özenle silersiniz, dikkatlice saklarsınız, onlar az üretilmişlerdir ve dinlediğiniz zaman çıkan ses sadece size özel gibi gelir. Günümüzdeki CD’leri düşünün bir de. Onlar seri üretimden çıkmış, emek harcamanızı gerektirmeyen, hemen bir yenisini edinebileceğiniz kolay tüketilen şeylerdir. Bizler ilişkilere de CD’lere yaklaştığımız gibi yaklaşmaya başladık ve bu nedenle de bir plakla karşılaştığımızda biraz şaşırabiliyoruz.

“Yalnız kalmayı özleyebilen tiplerdenim”

Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
Arkadaşlarımla vakit geçirmeye ve spor yapmaya çalışıyorum. Haftada üç gün pilates yapıyorum. Yalnızlığımı severim. Yalnız kalmayı özleyebilen tiplerdenim. Yalnızken de evimde vakit geçirmeyi seviyorum. Yengeç burcu evcimen olur derler ya, öyleyim ben de biraz.

İstanbul’da nereleri gezersiniz en çok?
Geldiğimden beri evim Anadolu yakasında. Onun için bu yaka bana biraz daha yakın. Mesela Bağdat Caddesi’nde yürüyüş yapmaya bayılıyorum. İşim ve okulum hep karşı tarafta oldu. O tarafı da seviyorum. Orada da favorim Beyoğlu.

“Oyunculuk konusunda tükürdüğümü yaladım”

Konservatuardayken de var mıydı aklınızda oyunculuk yapmak?
Kesinlikle yoktu. Hatta, hâlâ menajerim olan Özlem Durak ile tanışana dek asla oyuncu olmayı düşünmedim.

Aklınıza bu fikri o soktu yani.
Sadece aklıma sokmakla kalmadı, bu işi becerebileceğime beni ikna etti. Yoksa oyunculuk yapmak gibi bir isteğim yoktu. Bunu bana ilk söylediğinde ona ısrarla “Hayır”dedim. Hatta “Asla” bile demiş olabilirim. Kısacası oyunculuk konusunda tükürdüğümü yaladım.

“Kim bilir sokakta yanınızdan kaç Ada, kaç Alper geçti”

“Issız Adam” vizyona gireli iki hafta oldu. Artık sokakta tanınan biri oldunuz...
O kadar tatlı tepkiler alıyorum ki. Sokakta benimle göz göze geldiklerinde ilk önce “Kimdi bu kız yahu?” diye düşünüyorlar sonra nereden hatırladıklarını bulunca sevinip gülümsemeye başlıyorlar. Teyzeler yolda kolumdan tutup şöyle bir çevirip bakıyorlar, “Ha oymuş” deyip bırakıveriyorlar. Oyunculuk insanların gözü önünde yapılan bir meslek, biz televizyon vasıtasıyla insanların evine izin almadan girip onların hayatlarında bir yer ediniyorsak, bizi gördüklerinde istedikleri tepkiyi verme hakları da olmalı.

“Issız Adam” için Beyoğlu’nda bol vakit geçirmiş olmanız lazım. Peki, sizce nedir bu filmin bu kadar sevilmesinin nedeni?
Yapmak istediğimiz şey insanlara onların hayatlarından bir hikaye anlatabilmekti. Yani İstiklal Caddesi’nde yürürken yanınızdan el ele tutuşarak geçen çiftleri bir düşünün. Kaç tane Ada ve kaç tane Alper geçmiştir yanınızdan kim bilir. Bence filmin sevilmesinin esas nedeni de insanlara bu derece tanıdık gelmesi. Günümüzde ilişkilerin geldiği noktayı anlatan çok gerçek bir hikaye. Bu nedenle “Issız Adam” için bu yüzyılın aşk filmi diyebiliriz.

Cemal Hünal ile “Ulak” ta da beraber oynamıştınız.
“Ulak”ta da beraberdik Cemal’le ama o zaman bu kadar samimi değildik tabii. Bu projede Çağan’ı da Cemal’i de daha yakından tanıma şansım oldu. Cemal ile beraber çalışacağımı öğrendiğim zaman çok sevindim. Sonuçta Çağan Ada’yı benim oynamam, Alper’i de Cemal’in oynaması gerektiğini söylüyorsa bir bildiği vardır.

Filmi izleyenlerin bir bölümü ağlıyor. Siz de ağladınız mı?
Filmi iki kere izledim ve ikisinde de ağladım. İlkinde yanımda Özlem oturuyordu ve bir baktım o salya sümük. Ben de hemen bıraktım kendimi. Zaten yapı itibarıyla aşk filmlerini çok severim, bu yüzden kendimi tutmam kolay olmadı. Tabii benim ağlamam daha garip bir durum. Sonuçta perdede kendimi izliyorum ama “Issız Adam”ı izlerken bir noktadan sonra kendimi izlediğimi unutup filme kaptırdım. E, böyle olunca da ağlamamak imkansızdı.


“Beyaz atlı prense inanmayı saçma bulmuyorum”
“Aşk için oynanan oyunları anlamıyorum. Kaçmak veya kovalanmak bana göre değil. Bence söz konusu hayat olduğunda önemli olan, insanın bakış açısı yani takındığı tavır. İçinizde umut barındırmaya devam ederseniz hak ettiğiniz şeyleri yaşarsınız. Bu yüzden bence hâlâ beyaz atlı prense inanıyor olmak da saçma değil. Çünkü beyaz atlı prens diye bir şey varsa sizi ancak ona inandığınız, gelmesini umut ettiğiniz sürece bulabilir.”


“Bu işte bir hayır vardır dedim, aradım”
Melis Birkan’ın oyunculuğa başlama hikayesi de film gibi. Genç oyuncu dans etmek için gittiği bir yerde şu anki menajeri Özlem Durak tarafından keşfedilmiş. Durak ona kartını verip ortadan kaybolunca da Birkan “Tam filmlerdeki gibi bir şey, vardır bunda bir hikmet” diyerek onu aramış.

Kaynak : Milliyet
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Yağsatarım_balsatarım
Amatör Rockçı
Amatör Rockçı
Yağsatarım_balsatarım


Kadın
Mesaj Sayısı : 103
Yaş : 30
Kişisel İleti : ***

Bir Kuş Olsamda uçsam göklerde!


***

Kanatlarımı açıp gitmek istiy0rum bu diyardan

***

Çıkmak istiy0rum bu cehennemden !




Ruh Hali : Melis Birkan Uykulu10
Kayıt tarihi : 18/10/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptySalı 03 Kas. 2009, 08:53

Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı “Issız Adam” adlı filmde başrol oynayan Melis Birkan, “Daha önce oyunculukla ilgili kendime güvenim yoktu“ diyor.
GENÇ kuşak oyuncular arasında yeteneği ve fiziğiyle dikkatleri üzerine çeken Melis Birkan, şu günlerde hem Star TV’de ekrana gelen “Ay Işığı” dizisi, hem de “Issız Adam” filmiyle gündemde… Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Modern Bale ve Dans Bölümü mezunu olan Birkan, bir dans gösterisi sonucunda menajerliğini yapan Özlem Durak’la tanışınca kendisini kameraların önünde bulduğunu anlattı. Birkan, “Benim oyunculukla ilgili kendime güvenim yoktu. Bir iki sene kadar ona direndim” diyor.
Melis Birkan: ‘Issız Adam’ filmi bana şans getirdi
Konservatuvarda dans eğitimi alan Melis Birkan mezun olduktan kısa bir süre sonra kendisini kameraların önünde bulmuş. “Issız Adam” adlı filmde başrol oynayan Birkan “Aşığım ve 1,5 aydır birlikteliğim var. Film bana şans getirdi” diyor
Genç kuşak oyuncular arasında yeteneği ve fiziğiyle dikkatleri üzerine çeken Melis Birkan, şu günlerde hem Star TV’de ekrana gelen “Ay Işığı” dizisi, hem de yapımcılığını Most Production’un üstlendiği ve Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı “Issız Adam” filmiyle gündemde… Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Modern Bale ve Dans Bölümü mezunu olan Birkan, bir dans gösterisi sonucunda menajerliğini yapan Özlem Durak’la tanışınca kendisini kameraların önünde bulduğunu anlattı.
Kamerayla tanışmanız nasıl oldu?
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Modern Bale ve Dans Bölümü mezunuyum. Bir dans gösterisinde şu anki menajerim Özlem Durak’la tanıştım. Bana kartını verdi ve kendisini aramamı istedi. Oyunculuk yapmayı istemiyordum ve bir iki sene kadar ona direndim. Sonra onun sayesinde oldu her şey…
Özlem Durak’ın baskılarına mı dayanamadınız?
Beni oyunculuğa ikna edemiyordu. En son olarak ‘Peki o zaman sana dans kariyeri yapacağım’ dedi. Sonra bak onu da yap, bunu da yap falan derken durum böyle oldu. Benim oyunculukla ilgili kendime güvenim yoktu. Daha sonra bir reklam filminde oynadım. Ondan sonra Kanaltürk’te 13 bölüm lifestyle tarzında ‘Tarz - ı Hayat’ isimli bir programı sundum. Ardından projeler geldi.
Çağan Irmak’la nasıl tanıştınız?
Ben “Barda” filmini çekmiştim ve onunla ilgili röportaj yaparken hangi yönetmenlerle çalışmak istediğim soruldu. Ben de Çağan Irmak’ın da ismini söylemiştim. “Ulak” filminde bir oyuncu değişikliğine gidilmiş ve Çağan Irmak da röportajı okumuş. Sonra beni aradı ve ‘Benimle çalışmak istiyormuşsun, hâlâ bunu istiyor musun?’ diye sordu. Böyle bir tanışma hikâyemiz var.
Çağan Irmak size göre nasıl bir yönetmen?
Çağan Irmak çok özel bir adam… Çalışması çok keyifli bir insan. Çağan’la iki filmde çalıştım. Ama “Issız Adam”da daha çok şey paylaşacak zamanımız oldu. Çağan çok komik, çok özel, çok zeki, çok duygusal bir adam. Bunları onunla çalışırken gerçekten daha iyi görüyorsunuz. O yüzden çok başka bir adam yani…
“Issız Adam” ilk başrolünüz, değil mi?
Evet, sanırım. ( Gülüyor) Böyle bir kaygımın olmaması dışında benim genelde yer aldığım projeler çok başrollüydü. O yüzden de, evet “Issız Adam” ilk başrolümdü diyebiliyorum. Ben çok şanslıyım. Çağan’ın bana güvenmesi çok muhteşem bir şey… Beni arayıp bu rol için ‘Sadece seni düşündüm ve seni istiyorum bu role’ dedi. Bu çok güzel bir şey ve aynı zamanda çok ciddi bir şey. Çünkü Çağan ciddi anlamda omuzlarımıza bir yük bırakıyor. Bunun altında kalamazsınız. Zaten kaldığınız zaman kendi vicdanınızda rahatsızlık hissedersiniz. Keyifli bir set tabii ama bu yönetmenle alakalı oluyor. Çünkü yönetmenden bu herkese yansıyor. Çağan her şekilde yanımdaydı ve destek oldu. Cemal Hünal’la iyi çalıştık. Gerçekten güzel bir proje oldu. Hani tadı damağımda kaldı derler ya.
“Issız Adam”daki Ada nasıl biri?
Ada, İstanbul’da yaşayan popüler kültürün getirdiklerinden rahatsız olan, evi ve işi olarak ufak bir dünyası olan biri… Bir takım kalp kırıklıkları da yaşamış ve kendi dünyasında duran birisi. Güzel sanatlar okumuş ama piyasanın içinde kendi istediği işleri yapamamış. Şimdi çocuk kıyafetleri dikiyor. Hayatına biri giriyor ve aşkla tanışıyor. Gayet sade ve doğal biri… İstiklal Caddesi’nde yürürken yanından geçebileceğiniz biri.
Oynadığınız rollere kendinizden bir şeyler katıyor musunuz?
Bu yönetmene, senaryoya ve size göre değişebiliyor. Sonuçta “Issız Adam” için konuşursak yönetmenimiz Çağan Irmak beni tanıyordu. Ada’yla ilgili olan şeyler daha bana ait şeylerdi. Tabii Çağan, onu Melis diye yazmadı. Onu Ada olarak yazdı. Siz oynarken de mutlaka kendinizden bir şeyler oluyor. Çünkü onu siz yorumluyorsunuz. Çünkü o karakteri siz yorumluyorsunuz. Ben yaratmak demiyorum da yorumlamak diyorum buna.
Size göre yaratmak ve yorumlamak arasındaki fark nedir?
Yaratılan bir şey var ortada, bir hikâye ve bir karakter yazılıyor. Yönetmen bunu nasıl göstermek istediğini kurguluyor ve siz senaryodan okuyup, yönetmenden onları alınca ortak bir paydada buluşuyorsunuz. Kimse tek başına hareket etmiyor.
Sinema izleyicisi “Issız Adam”a neden gelmeli?
Bir defa merak ettiği için gelmeli. Çağan Irmak her filminde daha değişik şeyler deniyor. Her filminde aynı şeyleri
işlemiyor. Çağan Irmak ne düşünmüş, ne demek istemiş, ne anlatmak istemiş diye gelebilir.
Oyunculuğunuzla ilgili nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Ailem bana oyunculuğum konusunda çok destek oluyor. Ama kendimi setteki monitörden seyretmeyi sevmiyorum. Bittiği zaman izlemek tabii ki keyif veriyor. Bazen izlerken kendi kendime güldüğüm de olmuyor değil. Ailem şimdiye kadar ne yaptıysam hepsinde sonuna kadar destek oldu ve bu işte de aynı… Ben o yönden çok şanslıyım her zaman…
Ben hiç bir filmimde ailemle oturup konuştuğumuzda ‘Aa, bu niye böyle’ diye soran olmadı. Çünkü benim kafamın nasıl çalıştığını biliyorlar. Benim çalıştığım insanların ne kadar profesyonel olduklarını da biliyorlar. Tabii bana da güveniyorlar. Bunlar çok ciddi detaylar tabii ki…
Burada hepimiz iş yapıyoruz ve bir şeyleri büyütmeye gerek yok. Hepimizin bildiği toplum kuralları tabii ki var.
Nurgül Yeşilçay’ı takip ediyordum
Hayalinizde olan bir rol var mı?
Yani bir filmi veya diziyi izlerken ‘Keşke orada ben olsaydım’ gibi bir cümle hiç kurmadım. Ama eğitimini aldığım dansla ilgili bir şey olmasını isterim tabii ki. Böyle bir fırsatım olsun, oyunculukla beraber kullanacağım bir proje olsun isterim.
Örnek aldığınız bir oyuncu var mı?
Bu işi yapmadan önce takip ettiğim bir tek Nurgül Yeşilçay vardı. Hareketlerini taklit etmiyorum tabii ki ama filmlerini izlerdim.
Oyunculukla ilgili bir kariyer planınız var mı?
Valla, benim öyle bir kariyer planım yok. Bulunduğum işlerin içerisinde memnun olmak benim için yeterli… Yer aldığım projelere insanların inanması, gerçekçi görmeleri benim için çok önemli… Sinema çok keyif aldığım bir şey… Yani sinema yapalım, sinema yapalım, sinema yapalım. Ben mutlu olamıyorsam, insanlar beni izlemekten keyif almıyorsa da bu işi bırakırım. Zorlamanın bir anlamı yok. Daha önce başka bir şey yapıyordum. Bundan sonra da
daha başka bir şey yapılabilirim. Ama ben oyunculuk yapmaktan keyif alıyorum.
Filmde aşk konusu işleniyor. Siz aşkı nasıl yaşıyorsunuz?
Aşk mantığın hiç bir şekilde karışamadığı tek şey bence. Aşk duygusal yaşanır ve alabildiğinizce yaşarsınız. İliklerinize kadar hissetmek deyimi vardır ya böyle bir şey… Üzüntüsü de var bunun, mutluluğu da var. Her şeyi kabul etmektir aşk… Cesaret ister. Ben cesaretli olduğumu düşünüyorum.
Birlikte olduğunuz biri var mı?
Daha çok yeni… Aşığım ve 1,5 aydan beri beraberiz. Hiç beklemediğiniz zamanda beklemediğiniz biriyle karşılaşırsınız. Benimki de aynen öyle oldu. Hiç beklemediğim bir anda beklemediğim biriyle karşılaştım. Sonunu tabii ki bilemeyiz. Ama “Issız Adam” filminin bana bu konuda şans getirdiğine inanıyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Yağsatarım_balsatarım
Amatör Rockçı
Amatör Rockçı
Yağsatarım_balsatarım


Kadın
Mesaj Sayısı : 103
Yaş : 30
Kişisel İleti : ***

Bir Kuş Olsamda uçsam göklerde!


***

Kanatlarımı açıp gitmek istiy0rum bu diyardan

***

Çıkmak istiy0rum bu cehennemden !




Ruh Hali : Melis Birkan Uykulu10
Kayıt tarihi : 18/10/09

Melis Birkan Empty
MesajKonu: Geri: Melis Birkan   Melis Birkan EmptySalı 03 Kas. 2009, 08:53

Melis Birkan Beece9efe3cd9848790098804124eb7c

MELİS BİRKAN, “ISSIZ ADAM” İLE CİLALADIĞI KARİYERİNİ “ADINI SEN KOY” FİLMİ İLE SÜRDÜRÜYOR. BU KEZ İKİ ERKEK ARASINDA KALAN BİR KADINI CANLANDIRAN GENÇ OYUNCU, FİLMİN DETAYLARINI, BAŞROLÜNÜ ÜSTLENDİĞİ “BU KALP SENİ UNUTUR MU?” DİZİSİNİ VE HAYATINDAKİ GELİŞMELERİ ELELE DERGİSİNE ANLATTI. Sürekli dönen bir reklamınız, bir diziniz ve önümüzdeki ay vizyona girecek olan bir sinema filminiz var. Son günlerde ekranda sık görünme durumunuz, kariyer planlamanızın bir parçası mı?

Yüzüm çok görünmesin gibi bir kariyer planlamam yok. Tabii ki bunun denmesi gereken bir zaman var ama şu anda gayet güzel ve tempolu gidiyor iş hayatım. şu sıralar böyle bir geri çekilme düşünmem.

Yönetmen Tuna Kiremitçi filmi için “Özünde bir aşk filmi” diyor. Senaryoyu ilk okuduğunuzda “Yine mi başrolde aşk var” diye aklınızdan geçirdiniz mi?

“Issız Adam”dan sonra, evet yine bir aşk filmi. Aynı türdeki filmlerin dokusu, senaryosu, geçtiği şehir bile o kadar değiştiriyor ki filmi... Bu yüzden ben senaryoyu okurken ne böyle bir şey kafamdan geçti, ne de böyle bir kaygım oldu. Bana hiç bir risk varmış gibi gelmedi.

AŞK ÇIKMAZINDA HİÇ KALMADIM

Anladığım kadarıyla, iki aşk arasında kalan bir kadın var ortada. Durum özetle bu mu?

Biz bir aşk üçgeni diyoruz, hatta oyunculardan Ahmet Mümtaz Taylan da diyor ki, “Bir aşk üçgeninin dördüncü köşesiyim ben”. şunu diyebilirim ki, “Aybige acaba şimdi ne yapıyordur?” sorusu hâlâ aklımda. Normalde filmi çektikten sonra o rolü soyunup gidiyorsunuz ama bu kez bu soru aklımın bir köşesinde kaldı.

Filmdeki gibi bir aşk hikâyesinin çıkmazında kaldınız mı hiç?

Hiç yaşamadım ama yaşayanlar olaya farklı bir açıdan bakacak.

Peki bir kalbe iki aşk sığar mı sizce?

Bende sığmaz, başkasında sığar mı bilemiyorum! Sanırım sığmaz...

MAGAZİNCİLERDEN SAKLANMIYORUM

“Barda” filmiyle başladığınız kariyerinizde sizi sıklıkla başrolde izledik. Başrol takıntınız var mı?

Bu şımarıkça gelebilir size ama benim için tüm bunları düşünen bir menajerim var. Ben bu tür işlerle uğraşmıyorum. Açıkçası böyle bir derdim de olmadı hiç.

Oyunculuk eğitimi almadınız. Var mı niyetiniz?

Bu temponun içinde eğitim almam çok zor görünüyor. Ancak karşıma bir fırsat çıkarsa, değerlendiririm.

Oyunculuğu ne için yapıyorsunuz? a) şöhret olmak için. b) Parası çok iyi. Hem eğleniyor hem de bu genç yaşımda süper para kazanıyorum!

İşimi yaparken gerçekten çok eğleniyorum. En zor, en karanlık, en pis sahneler de dahil. Bunun dışında maddi manevi getirisinden de memnunum. Yani hepsi!

Sizi magazin sayfalarında pek göremiyoruz. Siz mi yakın durmuyorsunuz, yoksa sizi magazinel insanlar sınıfında değerlendirmiyorlar mı?

Magazinden uzağım, çünkü ünlü olduğumun farkında olarak yaşamıyorum. Gittiğim yerler, yaptığım şeyler hiç değişmedi. Magazinde yer almamak gibi özel bir çabam yok, saklanmak gibi bir durum da yok. Her zaman gittiğim yerlere gidip, gitmediğim yerlere gitmiyorum sadece ve onlarla karşılaşmıyorum.

GÜZEL DENMESİ HOŞUMA GİDİYOR

Kendinizi güzel buluyor musunuz?

Aynaya bakmayı seven biri değilim kesinlikle. Güzelsin demeleri hoşuma gidiyor ama oturup bu konuya takılmıyorum asla.

Türkiye’de size göre kim güzel?

Hülya Avşar çok güzel mesela...

12 EYLÜL DÖNEMİNİ İDRAK EDEMİYORUM

Şu an oynadığınız “Bu Kalp Seni Unutur mu?” dizisi için “Hatırla Sevgili”nin devamı deniliyor...

-Evet “Hatırla Sevgili”, 1979-1980’de bitmişti, bu film tarih olarak devamı. Ama oyuncular ve senaryo ekibi farklı tabii. şimdi daha yakın tarihe geleceğiz. ıki sene içinde de, 2002’de bitirilmesi planlanıyor.

27 yaşındasınız ve o dönemi yaşamadınız haliyle. Peki okur muydunuz; ilgi duyduğunuz, bilgi sahibi olduğunuz bir dönem mi?

Böyle bir dizide rol almak için elbette o dönemi bilmek, araştırmak şart. Ama bana masalsı geliyor anlatılanlar, idrak edemiyorum tam olarak. Bunlardan uzak büyüdüm sonuçta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Melis Birkan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Melis Birkan
» Melis Birkan Resimleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RockTurk :: RockTurk | Serbest Kürsü :: TV Köşesi :: Yerli Oyuncular-
Buraya geçin: