Emma Watson

The Telegraph, Harry Potter filmlerinin üç başrol oyuncusu Dan Radcliffe, Rupert Grint ve Emma Watson ile oldukça samimi bir röportaj yaptı. Üçlü, Harry Potter'ın hayatlarını geçmişte, şimdi ve gelecekte nasıl etkilemiş olabileceğini sorguladı ve daha pek çok şeyden konuştu.

Emma Watson:


"Hiç bir oyuncu seçimine katılmadan ve daha önce herhangi bir profesyonel oyunculuk deneyimi olmadan tüm zamanların en büyük filminde rol almak; sanki yoktan var oldum ve zirveye yerleştim. Buradan daha öte nereye gidebilirim ki? Baştan başlamam ve kendi yolumda ilerlemem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Bu yolculuğu gerçekten yaşamak istiyorum, çünkü burada olmamalıymışım gibi hissediyorum. Buraya gelebilmek için çok daha fazla şey yapmış olmam gerekirdi."

Rupert Grint:


"Cool" onun en sevdiği sıfat; özellikle yeni satın aldığı ve Hertfordshire civarında kullandığı dondurma arabası için bunu kullanıyor.

"Neden aldığımı bilmiyorum, ama gerçekten cool," diyor. "Dondurma sektörüne her zaman bir ilgim vardı. Gerçekten cool, arkasında bir buzdolabı ve lavabolu büyük bir mutfağı var. Melodi çalan bir zili bile var. Gerçekten cool."

"Son bir kaç yıl gerçekten sadece eğlenceyle doluydu. Her anın tadının çıkardım. Sanırım sosyal açıdan bazı şeyleri kaçırmış oluyorsunuz, örneğin arkadaşlarınıza ayıracak yeterince zamanınız olmuyor, ama sette olduğum zaman insanlarla çalışıyorum, gerçekten onlarla çok yakınız çünkü bunu çok uzun zamandan beri yapıyoruz. Sadece bu işi yaparken iyi vakit geçiriyorum.


Daniel Radcliffe:


Daniel, Claridge Hotelindeyken şık bir takım giymişti ve içinde de, üzerinde "Herkese Bir Uçan Daire" yazan siyah bir tişört vardı. "Bir şekilde politikanın bir parçası olsaydım, muhtemelen benim politikam bu söz olacaktı." diyor istifini bozmadan.

"Bugün biri bana eğer başbakan olsaydım ne yapacağımı sordu, bunun cevabı muhtemelen uçan daireler ve sirk bisikletleri olur - herkes bir sirk bisikletine ihtiyaç duyar."

Ayrıca son zamanlarda tuhaf rüyalar gördüğünden bahsediyor. "Bir İngiliz kriketçi tarafından avlandığımı gördüm. Buna neyin sebep olduğunu bilmiyorum -gerçi bolca kriket izliyorum- ama Andrew Strauss beni avlamak için para almıştı. Elimde bir kriket sopasıyla uyandım."

Emma’nın ilişkilerden, sevdiği şeylerden ve büyümekten bahsettiği bu keyifli röportajı haberin devamında okuyabilirsiniz.

”Hoşlanacağınız veya sizden hoşlanan birini bulmak benim yaşımdayken hakketen zordur” diyor önümüzdeki ay 19 yaşını dolduracak olan genç oyuncu. ”Ama ünlü olmak bazı şeylerin her zamanki gibi olmamasına sebep oluyor. Bana öyle geliyor ki bazı erkeklerin bundan ötürü gözleri korkuyor.”

”Ehliyetimi aldım ve kendime bir araba aldım. Gri bir Toyota Prius. Ve şimdi alkol de alabiliyorum. Artık kendimi, ne yapmak istediğim konusunda, daha özgür hissediyorum ve sanırım bu da kendime karşı olan srumluluklarımı arttırıyor. Bu büyük bir değişim!”



Oyunculuk kariyerin nasıl başladı?

Harry Potter filmleri için okuluma geldiklerinde 9 yaşındaydım. Zaten kitapların büyük bir hayranıydım ve öğretmenim de, devam et dedi. Diğer Ronlarla ve Harrylerle beraber bir takım testlerden geçtik ve sonunda rolü aldım.



Hermione karakterini canlandırmaya 10 yaşındayken başladın. Şimdi ise 18 yaşındasın. Bir oyuncunun büyürken hala aynı karakteri canlandırıyor olması biraz nadir bir durum. Bu nasıl bir his?

Bu hiç de kolay değil. Gençken milyonlarca şey hakkında endişelenirsiniz. Öğrenirsiniz, büyürsünüz, hatalar yaparsınız… Böyle büyük bir yapımın içinde büyümek gerçekten zor.



Oyuncu olmanın en ilginç yanı nedir sence?

Bir karakteri analiz etmeyi seviyorum. Verilen bir durumda nasıl bir tepki vereceğini ve nasıl düşüneceğini kestirmeye çalışıyorum. Gerçeklerden kaçma yönünü seviyorum. Kendinizi tamamen unutabilirsiniz. Olumlu ve olumsuz anılarımı didiklemeyi seviyorum. Bir sahnede lazım olurlarsa diye onları canlı tutmaya çalışıyorum.



Geleceğini kafanda nasıl tasarlıyorsun?

Bunu yapmıyorum! Sadece önümüzdeki maksimum 5 yılı umursuyorum! Daha 18 yaşındayım. Her şey olabilir! Tüm seçeneklerin avantajlarını düşünüyorum.



Üniversiteye gitmek istiyor musun?

Öğrenirken kendimi canlı ve motive olmuş hissediyorum. Öğrenmeyi bırakmayı hiçbir zaman düşünmedim! Yeni insanlarla tanışmak istiyorum. Film sektörünün dışındaki hayat nasıl bilmek istiyorum, çünkü bu izole edilmiş bir dünya ve burada çalışmak çok aralıklı olabiliyor. Boşlukları sevdiğim şeylerle doldurmak istiyorum. Çok tanınmamış olmak ve normal bir hayat yaşamak istiyorum.



Hangi bölümü istiyorsun peki?

Akıcı bir şekilde Fransızca konuşmak istiyorum, tıpkı çocukken yapabildiğim gibi. Güzel resim çizerim. Bu konuda da kendimi geliştirmek istiyorum. 15 yaşımdan beri tarih dersi görmedim, ona geri dönmeyi de düşünebilirim. Edebiyatı çok severim. Ve hiç felsefe ve politikayla ilgili bir eğitim almadım.



Çok mütevazisin. Bir ‘yıldız’ı oynamıyorsun. Peki çocuk oyuncular hakkında ne düşünüyorsun?

O sınıflandırmayı sevmiyorum. Çocuk yıldızlar genelde en doğru yolda ilerlemiyorlar… eğer medyayı dinlerseniz. Her zaman Meryl Streep, Jodie Foster, Natalie Portman, Julia Stiles gibi oyuncuları unutuyorlar. Hata yapmaya mahkum olduğumu düşünmüyorum. Normal birinden daha fazla batamam. Uyuşturucu bağımlısı değilim. Eminim Harry Potter’dan sonra da hayat kolay gitmeyecek. Biraz da sürekli o çocuk oyuncu olarak anılma korkusu da var doğrusu. Bugün olduğumdan daha ünlü, daha genç ve daha paralı olacağımı düşünmüyorum. Ama tabi bu benim başarımı nasıl göreceğime de bağlı.



Özel hayatınla bu herkesin görebildiği hayatını nasıl ayırıyorsun?

Özel hayatımın gizliliğinden yanayım tabiki de. Ama bu bazen çok zor oluyor. Aşk hayatımdan asla bahsetmem. Gazetecilerse sürekli bundan yakınıyorlar. Kimse gerçekte ne olduğunu bilmemesine rağmen bununla ilgili şeyler yazmaya devam ediyorlar. Audrey Hepburn hep şöyle derdi: ‘Benim hakkımda ne yazdıkları, doğru olmadığı sürece, umrumda bile değil.’ Gülünesi bir tablo ve ona katılıyorum.



Modaya gerçekten çok düşkünsün. Neden?

Zevk meselesi! Giyinmeyi seviyorum, çok etkileyici ve yaratıcı. Modaya, sanata verdiğim kadar çok değer veriyorum.



Peki favori tasarımcıların kimler?

Chanel, Vivien Westwood, Balenciaga Balmain, Preen, Christopher Kane, Marc Jacobs…



İlk Karl Lagerfeld deneyimin hakkında ne düşünüyorsun?

Uzun zamandır hayranıyım ama ancak şimdi işinin önemini anlamaya başlıyorum. Gerçekten onun bir dahi olduğunu düşünüyorum! Onun dışında, yaptığımız fotoğraf çekimi bu güne kadarkilerin en iyisiydi.



Nerede yaşamak istersin?

Fransa.



En büyük kabusun!?

Köpekbalıkları!



Yardım organizasyonlarına katılıyor musun?

Yavaş yavaş başlıyorum. Katkımın gerçekten bir değişim yaratmasını ve bir işe yaramasını istiyorum. Bir projenin yüzü haline gelmek istemiyorum.



Büyüye inanır mısın?

Evet, açıklanamayan şeylerdir.



Mucizelere inanır mısın?

Zaten içindeyim, değil mi?



Ne tür müziklerden hoşlanırsın?

Blues ve yöresel müzikler dinliyorum.



En sevdiğin ses?

Bir bebeğin gülme sesi.



En sevdiğin koku?

Rose Raspberry.



En sevdiğin kitap?

Carlos Ruiz Zafón, The Shadow of the Wind kitabı.