Azgın bir nehiri düşünün, bazen İnsan hayatı bu nehir üzerinde yolculuk yapmaya benzer. Bir sonraki kıvrımda neler ile karşılaşacağımızı bilemeyiz. Ömür değişmezmiş gibi bir görünüşün, gerçek sandıran bir duygu ya da anlık bir yaşamın yanılsaması içindeyiz, gerçekte her şey sürekli olarak değişmektedir. Doğumda başlayarak hep hareket halinde olan, sürekli değişen, hiç bitmeyen bir deneyimler silsilesi bizi önüne katıp sürükler. Bazı insanlar yaşamın bu akışından hoşnuttur, bazıları ise bundan nefret eder ve direnirler.
Değişmemiz zorunludur Değişime uyum sağlama yeteneğimizi geliştirmek zorundayız, hatta usta olmalıyız. Bu değişimi hoşlanarak, öğrenerek, kabul ederek, güvenerek hatta gideceği yönü belirleyerek yapmalıyız. Tümünü kontrol edemez isek bile. Bu hiç de kolay bir iş değildir. İnsanoğlu genellikle her acılı ders karşısında, her defasında aynıdır. Bağırır, çağırır. Oysa esnek ve akışkan olan her şey büyüme eğilimindedir. Bu var olan her şeyi kapsar. Ancak kurumsal düzeyde bir akışın sürmesini sağlamak son derece güç bir iştir. Kuruluşlar potansiyellerini bireylerden daha geç fark ederler. Bu noktada insanlara gereksinim duydukları araçları vermek çok önemlidir. Bugünün insanı hiç olmadığı kadar güçlüklerle karşı karşıyadırlar. Artık başarı için gerekli olan şey dış dünyada güç kullanmak değil, iç dünyamızda ustalaşmak. Değişimin getirdiği kargaşa ile başa çıkabilmek için içeriden -dışarıya doğru ustalaşıyormuyuz, yoksa her değişimin karşısında tepki gösterip savunmaya mı geçiyoruz ?
Değişim insanın kendisinden başlar Ne yazık ki, değişim genellikle kendimizin dışında bir yerlerde olan bir şeymiş gibi görülür. Ancak değişim insanın kendisinden başlar. Değişim içsel bir öğrenme ve gelişme sürecidir. Değişim, kendi içimizde ustalaşmamızdır. İnsanlar eninde sonunda değişime ya karşı çıkar, ya da ona uyum sağlar ya da ondan ders alırlar. Bu bakımdan tüm değişimler temelde insanın içinde ortaya çıkar. Ama acaba mutlumuyuz?
Fırsatlara odaklanmak Sorunlara odaklanmayı bırakıp fırsatlara odaklanmak. İnsanlar değişimin doğasında var olan gizli fırsatları görür ve bunlara sarılırlar. Kısa vadeye odaklanmayı bırakıp uzun vadeye odaklanmak. Değişimin ortasında bile uzun döneme ilişkin vizyonları korumamız gerekiyor. Koşullara odaklanmayı bırakıp amaca odaklanmak gerek. Koşullar ne olursa olsun belirgin bir amacı sahiplenmemiz doğru olur. Kontrola odaklanmayı bırakıp uyum sağlamaya odaklanmak. Kontrolün olanaksız olduğunu, ama uyum sağlama yeteneğinin kendilerine ve başkalarına değişimle birlikte hareket etme imkanını sağlamayı belirlemek. Kuşkulara odaklanmayı bırakıp güvene odaklanmak. İşte bence başarının en büyük sırrı burada yatıyor. Eğer bir şeyleri yitirme korkusu var ise, değişime uyum sağlama konusunda etkisiz ve başarısız oluruz. Korkusuz olmak bir iç inancın, gücün ve bilincin yansımasıdır. Yaşamımızın ilahi korku hariç korkudan arınmış olduğunu düşünün. Ne parasız kalma korkusu, ne başarısızlık korkusu, ne (Allah rızası hariç) bir şeyleri yitirme korkusu. Nasıl olurdu ?
Yeni bir Dönem Yeni bir dönemin başında bulunduğumuz şu günlerde, her anımızı değerlendirelim, her dakikamızı faydalı ve olumlu geçirelim. Hareketler, hiç bitmeyen deneyimler bizi önüne katıp sürükler. Nehrin akışını durdurma imkanı bulunmadığına göre, değişmemiz zorunludur.
Unutmayalım ki zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek zaman, sırlar ve meçhullerle doludur. Sadece şu an, bizim için geçerlidir, sadece şu an gerçek hareket anıdır.
EVET ŞU AN, DEĞİŞİM ANIDIR, HAREKET ANIDIR. Günümüzde ülkeler ve insanlar arasındaki bağlar giderek daha etkili oluyor. Dünyanın bir ucunda meydana gelen olaylar birkaç saat hatta birkaç dakika içinde dünyanın diğer ucunda yankı bulabiliyor ve olay oluşturabiliyor. Farklı kültür ve yapıda olan pek çok toplumlar, biz iste sekte isteme sekte yaşamlarımızı etkileyebiliyor. Özümüzden, kültürümüzden, manevi değerlerimizden ödün vermeden, daha küresel olmaya çaba göstermeliyiz.
Zor olan farklılıkları anlamak ve bunlarla bir arada yaşamak, gökkuşağını güzel yapan tek renkten değil çok sayıda farklı renkten oluşması değil midir. Yeni bir dönemin başındayız, bu milletimiz ve istikbalimiz açısından büyük önem taşıyor. Bu vesile ile herkesi ön yargıdan uzak, doğruları destekleyen bir değişime, sağduyu’ya davet ediyorum.