……Niye herkes bu kadar bu kadar mutsuz * bu kadar endişeli ?
……… Niye bu kadar çok düşünüyoruz yarınımızı…??
.....En güzeli akışına bırakmak değil midir hayatı? Anı yaşamak …tadına varmak bunun….
Kapılmışız yaşamın * sorumlulukların ciddiyetine …. bu yolda kendimizi bile kaybetmişiz..
Mutlu olmayı unutmuşuz biz .Bu kavramın anlamını dahi ....
…… İş işten geçti mantığıyla bakmışız olaylara . ‘’ Her şey ters gitti daha ne olsun ‘’ demişiz her seferinde.
Hiç dememişiz ki ; ‘’ Mutluluk avuçlarımın içinde onu çıkarmalı huzur bulmalıyım. ‘’
Hiç dememişiz mutluluk bizim elimizde hep beklemişiz o gelsin diye…
……Oysa bıraksak kendimizi …. düşünmeden ne olacağım demeden......
….Yaşayan ölü olmasak * at gözlüğüyle bakmasak hayata . Sınırları zorlasak…..
Ciddiyetin* sorumluluğun* bunların üzerimizde yaratığı stresin sınırlarını zorlasak…
…Denesek en azından . Kaybedecek bir şeyimiz yok. Kaybetmişiz zaten bugüne kadar...
Ertelemişiz mutluluklarımızı….
…. Hatırlıyor muyuz en son hangi sebeple sevinçten ağlamıştık * en son hangi olay bizi mutluluğun doruğuna çıkarmıştı ?
Cevabı yok bu soruların hatırlamıyoruz çünkü.
Bilmiyoruz neye ne kadar sevindiğimizi * en son neyin bizi mutlu ettiğini….
….Ama hala geç değil . Bu soruların cevabı kendi içimizde * mutluluğu
arzulayan ruhumuzun yanı başında . Bıkmadan usanmadan keşfedilmeyi
bekliyorlar…
….Yaşananları * hayal kırıklıklarımızı * ertelediklerimizi geride
bırakıp ardımıza hiç bakmadan mutluluğu keşfetmenin tam vakti şimdi ..
Hiçbir şey için geç değil .
Bir kez olsun sırf kendimizi düşünerek bir şey yapalım ; ‘’ kim ne der * bunun sonu ne olur ‘’ diye düşünmeden…
…. Bu kez pişmanlık * gözyaşı * huzursuzluk olmayacak . Daha önce denemediğimiz bir şeyi deneyeceğiz .
Yeni umutlarla yol alacağız .
Oyunun senaryosunu biz yazıcaz ; sonuna da mutluluk imzamızı atıcaz……….. .
*aLıntı.