Üsnüüü! Aç Gözünü
Saat sabaha karşı 05:00 falan, bir arkadaşımla Sabahçı Kahvesi' nin
kaldırımda çay içiyoruz. Yoldan ellerinde müzik aletleriyle
çalıştıkları eğlence mekanından dönen vatandaşlar geçiyor. Kahvenin
işletmecisi 18-19 yaşlarında olan klarnetçiye takılıyor: “Nasıl lan,
öğrendin mi çalmayı” Klarnetçi elindeki klarneti havaya kaldırıp
bombayı patlatıyor "Ürenmem mi beyav alacam Deniz'i Üsnü'nün elinden"
Düğün hediyesi
Siz siz olun çok sevdiğiniz iki arkadaşınız evleneceklerini
söylediklerinde 'Hadi bakalım, ilk çocuk benden!' diye şaka yapmayın.
Küsebiliyorlar.
Alo 112
Bir alkış da kaza mahalinde elinde cep telefonuyla koşturup "112'nin numarası neydi?" diye bağıran sarışına istiyorum.
Türk Mantığı
Bir alkış da MSN'den tanıştığı Polonyalı kızla İngilizce muhabbet
ederken kendini kaptırıp "so how about about you?" diyen kardeşime
gelsin. "eee daha daha naber" demek istemiş kendileri.
Mesaj Alınmıştır
Üç ay önce evlenen arkadaşımla telefonda konuşuyoruz: “N'aber, evlilik
nasıl gidiyor?” diye soruyorum. “Süper, her şey o kadar güzel ki, niye
daha önce evlenmedim diye kendi kendime soruyorum. Sen de en kısa
zamanda evlen, bak çok memnun kalacaksın” diye cevap veriyor. “Karın mı
yanında?” diye ekliyorum. Karşıdakinin ses tonu heycanından hiçbir şey
kaybetmiyor: “Evet, tabii ki.” “Tamam, mesaj alınmıştır.”
Hakkı'ya Yapılan Haksızlık
Magazin programının biri yayın sırasında bangır bangır bağırıyor ''şok
şok şokk! Hakkı Bulut'u üstsüz yakaladık!'' Hakkı'cım nasıl oldu o
kameraları fark etmedin de bikininin üstünü çıkardın sen?
Üfleyeyim mi?
Birlikte olduğum son 4 kız arkadaşımdan ikisi evlendi, biri nişanlanmak
üzere, birinden de haber alamıyorum. Haber alamadığım kız arkadaşımı es
geçersek %75 evlendirme becerisine sahibim. Kısmet açıcı üfürükçü
amcalar bile bu başarı yüzdesine sahip değil. Erdim mi ne?
Boşver be canım annem
Bir alkış da Teoman ve Göksel'in Taş Bebek şarkısındaki "Boşver
kılıfımı boşver" sözünü "Boşver kılı mılı boşver" anlayan ve ardından
"Ay millet iyice saçmaladı artık, kızlarda gizli saklı kalmadı, kıl tüy
her şey ortada şarkı bile yaptılar baksana" diyen canım anneme gelsin.
Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı
Üniversite 1.sınıftan bu yana beni rahatsız eden telefon sapığıma
birkaç ay önce ''Türkçe'ni düzelt de öyle gel kıro ne olacak!'' dedim.
Kendisinden tam da umudumu kestiğim ve oh sanırım bu sefer gerçekten de
kurtuldum diye sevindiğim anda ciddi ciddi Türkçe'sini düzeltip de
geldi. Bir zamanlar aşağıladığım fakir ama gururlu genç, düzgün
diksiyonu, bozuk ruh sağlığı ile geri döndü! Oy ben nidem, nasıl edem,
başım alıp nere gidem?Sıcacık
Küresel ısınmanın sonuna kadar destekçisiyim. Bu yıl gördüğüm kadar çok
mini ve dekolteyi hiç görmemiştim, daha sıcak lütfen, daha sıcak...
Ben almayayım komutanım
Askerdeki kardeşime silah vermişler. Annemin ilk tepkisini aynen
aktarıyorum: "Götür çabuk ver onu, komutanına da annem kızdı ben bu
silahı alamayacağım de'"
nedendir
bilmem, aldığım balıkların temizlenmesi için sıra beklediğim balıkçıda
önümde sıra bekleyen güzel hanımefendinin kendisine sorulan "Kafasını
sever misiniz?" sorusuna vermiş olduğu "Çok severim!" cevabı bile ona
karşı olan hislerimi açıklamam için cesaretsizliğimi yenmeme
yetmemiştir.
Ben, kendim ve tüfeğim
Yaklaşık 3 aydır asker olmamdan mıdır bilemiyorum ama, üzerime zimmetli
olan tüfeğime son zamanlarda resmen karım gözüyle bakmaya başladım. İki
gece önce nöbette sarılarak uyumamız artık kablolarımın yandığının bir
göstergesi sanırım
Midye
İstiklal Caddesi'nde; sokakta yenilen midyelere hasret çekilir. Ahçı
arkadaş aranır ve pişirmesini bilip bilmediği sorulur, onay alınır.
Fazla miktarda taze midye ve bira alınıp heyecanla arkadaşa gidilir.
Arkadaş midyeleri haşlayacaktır ama önce senden yardım ister. Midyeler
tek tek mutfak tezgahına vurulmalıdır. Eğer ağızlarını kaparsa canlı
demektir ve yenebilir, eğer kapamazlarsa ölü oldukları için atılır.
Bilmediğin için acı çekersin ama yine de işini yaparsın. Sonra midyeler
haşlanır. Haşlandıktan sonra bu kez de ağızlarının açık olması
gerektiğini öğrenirsin. Eğer ağızları açıksa olmuş demektir ve
yenebilir, yok eğer kapalıysa hala yaşıyorlar demektir ve yenemez.
Canlı canlı haşladığın midyelerin acısı içine oturduğu gibi bu kez de
ölmedikleri için acı çekersin. Kim demiş yeni bir şey öğrenmek insanı
mutlu eder diye. Midyelerle ilgili öğrendiğim bu durum acımı bin kat
daha artırır. İstiklal Caddesi'ndeki o özlediğin midyeleri yeme isteği
sana depresyon olarak geri döner. Midyeleri yiyemezsin ama bütün
biralari içip sarhoş olur ve "Ben katilim, diri diri yaktım midyeleri"
diye ağlarsın.Oh Mis!
Tezek kokusuna bayılan hatta bir parça at pisliği bulduğunda -ki bu
İstanbul koşullarında zor rastlanır bir durum- mendili ile alıp
koklayan ve onu evine götüren bir arkadaşım var. Kendisi bir ineği
canlı olarak ilk kez Gülhane Parkı'nda görmüştür. Bunun mantıklı bir
açıklaması ve tedavisi var mıdır? Yoksa onu kendi doğal haline
bırakalım öyle yaşasın mı?