1947 yılında Sandıklı’da doğmuştur. 1989 yılından bu yana ODTÜ Felsefe Bölümü’nde profesördür. Mantık, bilim felsefesi, kümeler kuramı, endüktif ve model mantık, dil felsefesi, tarih felsefesi, ahlak, estetik, iletişim felsefesi alanlarında dersler vermiş, tez çalışmaları yaptırmıştır. 1994’ten bu yana Gönül Felsefesi adını verdiği bir arayışın içindedir. Çeviri ve telif 10’dan fazla kitabı, 300’e yakın yayımlanmış makalesi vardır.
ESERLERİ Yolculuk Yazıları Pan Y. "Felsefenin bağrı felsefe içindedir. Giyinik, işlenmiş felsefededir. Ben, yıllardır giyeceğim giysiyi arıyorum. Bütün çaba keşfedilecek felsefenin yol hazırlığdır. Gemi kalafatlanmış, yelkenleri onarılmış, yolculuk başlamıştır. Söylediklerim, bir kaptanın seyir defterinin ilk sayfasıdır. İlgilenen seyyahlar okusun diye yazılmıştır." Yolculuk Hazırlıkları, Ahmet İnam'ın 1970-1993 yılları arasında yazmış olduğu 27 felsefe makalesini içermektedir. Kitap,Felsefe, Kültür ve Ussallık başlıkları altında üç bölümden oluşmaktadır.
Hayatımızdaki İnce Şeylere Dair Pan Y.
Kitaptan Bir Bölüm "Kendimizi yaşayamıyoruz, tanıyamıyoruz. Doya doya üzülemiyor, doya doya sevinemiyoruz. Çevremize uyma, başkalarına göre yaşama endişesi, iç dünyamızı geliştirmemizi engelliyor. İçi olmayan, sığ insanlar oluyoruz. Çok az sözcükle konuşuyoruz. Yargılarımız basmakalıp, dünyayı algılayışımız sıradan; sürünün silik 'koyunları' olup çıkıyoruz. İsyanımız yok! Olsa da içimizde kalıyor. Etrafımızı kollayarak yaşadığımız için, 'herkes gibi', 'herkes kadar', 'bu kadar' olduğumuzu düşünüyoruz.
Hayat 'anlam vererek' yaşanıyor. Hayata nasıl bir anlam yüklüyorsak, hayatımız öyle oluyor. Anlam ufkumuz çok dar: Dünyanın 'bu kadar' olamayacağını anlayamıyoruz. Hayat öylesine zengin ki! Bu zenginliği yaşamanın elbette biyolojik, sosyolojik, politik, ekonomik, düşünsel, ideolojik, inançlarımızla ilgili koşulları var. Bu koşulları aşabilmenin temel koşullarından biri, hayata karşı tavrımızı değiştirmekten geçiyor: 'Bu kadar değil' hayat! 'Ben bu kadar değilim.' Ötelerde bir can var, canlılık var. Olağanlığı içine tıkıldığımız hayatın olağanüstlüğü var. Hemen önümüzde. Gözlerimizin önünde. Göremiyoruz."