Şirk
Büyük günahların en büyüğü şirktir. Şirk, Allah'a ortak koşmak, Allah'tan başka
ilâh olduğuna inanmak. Daha açık bir ifade ile Allah'ın ortağı olduğunu kabul
etmektir, bu anlamdaki şirk, sadece büyük günah değil, aynı zamanda küfürdür.
Yani Allah'ın ortağı olduğuna inanan kimse mü'min değildir. Peygamberimiz
zamanındaki müşrikler, Allah'a inanıyorlardı. Ancak Allah'a ortak koştuktarı
için mü'min sayılmıyorlardı.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"İlahınız bir tek ilahtır. O'ndan başka ilah yoktur. O rahmandır, rahimdir."
(Bakara, 162)
"De ki O, Allah birdir. Allah sameddir. O doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiç bir
şey O'na eş ya da denk değildir." (İhlas Suresi)
"Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı yer ve gök kesinlikle
bozulup gitmişti. Demek ki Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları
sıfatlardan münezzehtir." (Enbiya, 22)
Bu âyet, Allah'ın bir olduğunu, eşi ve denginin bulunmadığını gösteren
inandırıcı ve ikna edici bir delildir. Evrende her şeyin yerli yerinde olması,
bir bozukluğun ve düzensizliğin bulunmaması, onu yaratan ve yönetenin bir
olduğunu ve ortağının bulunmadığını göstermektedir.
Allah'a ortak koşan kimse en büyük günahı işlemiştir. Bundan tevbe etmedikçe
yani şirki terketmedikce Allah Teâlâ onu bağışlamaz. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de
şöyle buyurulmuştur:
"Allah kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz; bundan başkasını dilediği
kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük günah ile iftirada bulunmuş
olur." (Nisa, 48) Çünkü Alllah'ın ortağı yoktur.
İbadet yalnız Allah'a yapılan ve ancak O'nun hakkıdır. Çünkü insanı yaratan,
yaşatan ve üstün yeteneklerle donatan O'dur.
Onun için de en üstün saygı demek olan ibadet de O'nun hakkıdır. Ondan başkasına
ibadet yapılmaz. Bunun için O'na yapılan ibadete başkasını ortak etmek de
şirktir, belki de şirkin en yaygın olanıdır. Bazı kimseler farkında olmadan bu
günahı işlemekte; Allah'a gösterilmesi gereken saygı ve tazimin benzerini
insanlara da göstermektedirler. Halbuki günde beş vakit kıldığımız namazın her
rekatında okuduğumuz Fatiha sûresinde:
"Ey Rabbımız, yalnız Sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz." diyoruz.
Peygamberimiz bu konuda bizi uyarıyor. Hristiyanların Hz. İsa'ya gösterdikleri
aşırı derecedeki saygı gibi kendisine saygı gösterilmemesini öğütlüyor ve şöyle
buyuruyor:
"Hristiyanların Meryem oğulu İsa'yı övdükleri gibi beni övmeyin. Şüphesiz ki
ben, Allah'ın kuluyum. Bana, "Allah'ın kulu ve elçisi" deyiniz." (Buharî,
Enbiya, 48)
Hristiyanlar Hz. İsa'yı aşırı derecede överek onu ilahlaştırmışlar ve küfre
gitmişlerdir. Çünkü Hz. İsa ilah değil, bizim Peygamberimiz gibi Allah'ın kulu
ve elçisidir. Onu ilahlaştırmak, onu övmek değil, aksine ona hakarettir.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Andolsun ki, "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kâfir
olmuşlardır. Halbuki Mesih, "Ey İsrailoğulları Rabbim ve rabbınız olan Allah'a
kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti
haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur."
demiştir." (Maide, 72)
Hz. İsa, Hristiyanları uyardığı halde onlar onu dinlememiş ve ona tanrılık isnad
ederek küfre gitmişlerdir. Çünkü onun tanrılıkla bir ilgisi olmadığı gibi böyle
bir iddiası da yoktu. O, Allah'ın kulu ve elçisi idi.
Peygamberimiz, Hristiyanların düştükleri bu korkunç hataya düşmememiz için bizi
uyanyor. Çünkü Peygamber de olsa bir insanı aşırı derecede övmek -Allah korusun-
insanı şirke götürür.
Allah'a yapılan ibadete başkasını ortak koşmak şirk olduğu gibi, gösteriş için,
bir çıkar veya itibar sağlamak için ibadet etmek, hayır yapmak da şirkin bir
başka çeşididir.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç bir
şeyi O'na ortak koşmasın." (Kehf, 10)
Gösteriş için yapılan ibadeti, hayır ve hasenatı, Allah kabul etmez. Böyle bir
ibadetin Allah katında bir değeri de olmaz.
Peygamberimiz, Allah Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
"Ben ortakların ortaklıktan en müstağni olanıyım. Her kim yaptığı amel ve
ibadette bana başkasını ortak yaparsa onu bana koştuğu ortağı ile başbaşa
bırakırım (yani yaptığı amellerin sevabından mahrum ederim.)" (Müslim, Zühd, 5)
İbadeti, her türlü gösterişten uzak, yalnız Allah rızası için yapmalı, bunda
dünya ile ilgili bir çıkar sağlama düşüncesi olmamalıdır.