Hadis-i Seriflerde Hayvan Sevgisi
Kur'an'ın konuya verdiği öneme paralel olarak, Hz. Peygamber'in de
hayvanların korunması, onlara merhamet ve şefkat gösterilmesi konusuna çok
önem verdiği görülmektedir. Onun hayvanlara şefkat gösterilmesi, korunması,
eziyet edilmemesi, aşağılanmaması konularında gösterdiği titizlik gerçekten
de dikkat çekicidir. Günümüzde, Allah'ın en mükerrem yaratığı insana her
türlü işkence ve zulümler hâlâ uygulanırken, Hz. Peygamber'in (SAV)
hayvanlara bile işkence ve zulüm yapılmasını yasakladığı görülmektedir.
Bu çerçevede, Hz. Peygamber (SAV) Müslümanlara sadece insanlara değil,
bütün canlılara karşı merhametli olmalarını öğretmiştir.
Merhametli olanlara Rahman (yani merhamet sahihi olan Allah) merhamet
eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da (melekler) size
rahmet etsin.[37]
Yine yukarıda ifade edildiği gibi, "Haksız olarak bir serçeyi öldürenden,
Cenab-ı Hak kıyâmet gününde hesap soracaktır.[38] Ayrıca Hz. Peygamber
(SAV)'ın, kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının
alınmamasını da emretmiştir.[39] Bir yuvadan aldığı yavruları torbasına
doldurup şehre getiren birine Peygamber Efendimiz onları derhal analarının
yanına, aldığı yuvaya iade etmesi uyarısında bulunmuştur. Böylece bu sevimli
yavrularının anne yuvalarında ve tabii ortamda özgürce büyümeleri temin
edilmiştir.
İslam medeniyetinin özünü ve hayvanlara bakış açısını çok iyi yansıtan bir
diğer örneği ise Peygamber Efendimizin yakın arkadaşlarından Abdullah b. Mes'ud'dan öğreniyoruz:
“Allah'ın Resulüyle bir seferde idik. Yanında iki yavrusu bulunan serçe
biçiminde bir kuşa rastladık. Yavruları yakalayıverdik. Bunun üzerine
anneleri, feryat ederek kanatlarını çırpmaya başladı. Resulullah dönüp de
yaptığımızı görünce: 'Bunu yavrusundan kim ayırdı? Yavrularını ona iade edin” dedi. Biz de onları serbest bıraktık.[40]
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara
eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına
uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak
rast gele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir. Bir gün etrafında
oturanlar şu hikayeyi anlatmıştı:
Yolda gitmekte olan birinin susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya inip
suyundan içti. Çıkınca, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli
toprak yalayan bir köpekle karşılaştı. Adam kendi kendine, 'bu hayvan da
benim gibi susamış' deyip kuyuya indi. Mestine su doldurdu. Mestini ağzıyla
tutup çekti, köpeği suladı. Bundan dolayı Allah bu kulunu övdü ve
günahlarını bağışladı."
Bunun üzerine arkadaşları:
“Hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?' diye sorduklarında
Rasulullah şöyle cevap verdi:
"Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır."[41]
Hayvanlara kötü davranmayı yasaklayan Peygamber Efendimiz, "Bir kadın,
bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yemesi için serbest
bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi."[42] diyerek bu konuda bizleri
uyarmıştır.
Peygamber Efendimiz, çalıştırılan hayvanlara, insanlar gibi dinlenme hakkı
vermiş ve yolculuk sırasında yapılan dinlenmelerde öncelikle hayvanların
ihtiyaç ve istirahatlerinin sağlanması vurgulanmıştır. Sahabeden Enes b.
Malik bize şu hikayeyi anlatmaktadır: "Biz bir konaklama yerine geldiğimizde
hayvanların yüklerini çözüp (onları istirahate terk etmeden) namaza
başlamazdık." [43]
Görüldüğü gibi, İslam dini hiçbir canlıya eziyet ve işkence edilmesine
izin vermez. İnsan olsun, hayvan olsun her canlının kendine göre hakları
vardır. Bu haklara saldıranlar ve uymayanlar devlet tarafından, bu mümkün
olmazsa ahirette Allah tarafindan cezalandırılır. Bu gerçeği şu
sözleriyle ifade etmiştir: " Şu bir gerçektir ki, öteki hayatta hak
sahiplerine bütün haklarını ödeyeceksiniz.Hatta boynuzsuz koyun kendisine
vuran boynuzlu koyundan kısas yoluyla hakkını alacaktır."[44]
Hz. Peygamber'in bu tavır ve tavsiyelerinin tarih boyunca Müslümanlar
üzerinde çok etkili olduğu görülmektedir. Hz. Peygamber'den aldıkları bu
bakış açısıyla hareket eden Müslümanlar herkese karşı merhamet ve
hoşgörüyle bakmışlardır. Düşmanlarına bile işkence etmemişlerdir. Başka
din ve inanç sahipleri Müslümanlar arasında huzur içinde yaşamışlardır.
Bu merhamet, sevgi ve hoşgörü medeniyetinden hayvanlar da nasibini
almıştır. Ayrıca hayvanlara iyi davranmanın insani cennete, kötü
davranmanın ise, cehenneme girmesine sebep olabileceğini de yine bizzat
Hz. Peygamber (SAV)'in hadislerinden anlıyoruz.
KURAN’DAN HAYVAN SEVGİSİ SURELERİ:
Allahü teâlâ hayvanlara eziyet edilmesini hiç ister mi? Hayvanlara acınmasını bildiren Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Bir kadın, bir kediyi hapsedip, yiyecek içecek vermedi. Bir şey bulup
yemesi için de serbest bırakmadı. Kedi öldü, kadın da bu yüzden
Cehenneme müstahak oldu.) [Buhari]
(Susuz bir mümin, kuyuya inip su içti. Bir köpek de kuyunun ağzında
susuzluktan bitkin vaziyette bekliyordu. O kimse, bu hayvana acıyıp,
ayakkabısı ile köpeğe su verdi. Bu hareketten Allahü teâlâ razı oldu. O
kimseyi Cennete koydu.) [Müslim]
(Yerdeki mahluklara acımayana, gökteki melekler acımaz.) [Taberani]
Kur'an'ın bazı sûrelerinin çeşitli hayvan adlarını taşıdığı görülmektedir:
Bakara (Inek) Sûresi,
Nahl (Ari) Sûresi,
Ankebut (Örümcek) Sûresi,
Neml (Karinca) Sûresi.
Kur'an'ın hayvanlarla ilgili dikkat çekici bir ifadesi de, hayvanların da
"ümmet" olduklarının ifade edilmesidir. Islâmi gelenek ve literatürde
özel ve önemli bir kavram olan "ümmet"in hayvanlar için de kullanılması
gerçekten dikkat çekicidir:
”Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur
ki, onlar da sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitapta hiç bir şeyi
eksik bırakmamışızdır. Sonra onlar Rablerinin huzuruna toplanacaktır.[35]”
Kur'an, ayrıca hayvanları yaratıcının sanatındaki mahareti ve üstünlüğü
dile getiren bir başka sanat eseri olarak da takdim eder:
”Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Zira size,
onların karınlarındaki fıski ile kan arasından(gelen), içenlerin boğazından
kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz.[36]”