RockTurk
Sadece 30 saniyeni harcayarak aramıza katılmak için 'Kaydol'a tıkla.

RT Yönetimi ~
RockTurk
Sadece 30 saniyeni harcayarak aramıza katılmak için 'Kaydol'a tıkla.

RT Yönetimi ~
RockTurk
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RockTurk

Sadece Rock severlerin değil tüm Müzik severlerin buluşma noktası.
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  Başvuru FormuBaşvuru Formu  

 

 Osmanlı-Ermeni Meselesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KoRn
RockTurk takımından
RockTurk takımından
KoRn


Erkek
Mesaj Sayısı : 2068
Yaş : 30
Nerden : кαуıρ ∂ιуαяℓαя∂αη
Lakap : ¢нєzzу
Kişisel İleti : Ť αηутнιηg ιѕ ησт ιмρσѕѕιвℓє σƒ ℓιƒє Ť
Ruh Hali : Osmanlı-Ermeni Meselesi Sinirl10
İşletim Sistemi : Osmanlı-Ermeni Meselesi 210
Kayıt tarihi : 11/05/09

Osmanlı-Ermeni Meselesi Empty
MesajKonu: Osmanlı-Ermeni Meselesi   Osmanlı-Ermeni Meselesi EmptyPaz 24 Mayıs 2009, 09:00

Osmanlı Ermeni Meselesi
Osmanli
topraklarinda 600 yil yasamis hiristiyan bir milletti onlar. Dinlerine,
dillerine, gelenek ve göreneklerine müdahale edilmemisti. Serbestçe
ticaretlerini yapmis, çocuklarini egitmislerdi. Osmanli yönetimiyle
uyum içinde yasadiklari için “Millet-i Sadika” adini almislardi.
Ermenilerden söz ediyoruz. Nice karanlik siyasi emellere malzeme olan
veya edilen Osmanli Ermenileri’nden ve o çok “tartismali”
Osmanli-Ermeni münasebetlerinden...


Osmanli
toplumu, diger bir-çok etnik unsur gibi Ermenileri de kendilerinden
farkli görüp ayirmamisti. Onlarla komsuluk yapmis, ticari iliskiler
kurmuslardi. Yönetim kadrolarinda yer verilmis, danismanlik,
tercümanlik, hatta bakanlik olmak üzere devletin her kademesinde
istihdam edilmislerdi. Içlerinden edebiyatçilar, müzisyenler, mimarlar,
bürokratlar ve tip adamlari çikmis, Osmanli’nin toplum dokusunda bir
renk olmuslardi.


Evet; Ermeniler Osmanli’nin temel unsurlarindan birini olusturuyorlardi. Ta ki 3 Mart 1878’deki Ayastefanos Antlasmasi’na kadar.

KAPI BIR KEZ ARALANINCA


Ayastefanos
Antlasmasi Erme-niler’le iliskilerimizde bir dönüm noktasidir. Bu
antlasmadan sonra Istanbul kapilarina kadar dayanan Rus Prensi Grandük
Nikola’yi karsilamak üzere harekete geçen Ermeni Patrigi Narses,
Ermenilerin isteklerinden olusan bir listeyi Nikola’ya iletti. Bu
listede esas olarak Ermeniler’in yasadiklari vilayetlerde islahatlar
yapilmasi ve müslüman halka karsi haklarinin korunmasi isteniyordu. Bu
istekler, Ayastefanos antlasmasina ve daha sonra ayni yilin 13
Temmuz’unda imzalanan Berlin Antlasmasi’na birer madde olarak eklendi.


Bunun
anlami suydu: Rusya ve batili devletler, Osmanli topraklarinda nüfuz
alanlari olusturmak için büyük bir firsat yakaliyorlardi. Osmanli’yi
içten içe bölmek için artik dügmeye basilmis oluyordu.


ANADOLU ÜZERINE OYUNLAR

Osmanli
Devleti, iç islerine karisilmasina ve bilhassa hiristiyan tebanin
tahrik edilmesine karsiydi. 4 Haziran 1878’de im-zalanan Kibris
Antlasmasi’yla, topraklarinda yasayan gayri müslimler lehine
islahatlari gündemine alarak, bu konuda gelebilecek talepleri susturmak
istiyordu.


Ama Ruslar,
Ermeni Patrigi Narses’in verdigi kozu kullanmaya niyetliydiler. Ermeni
haklarini savunuyormus gibi gözükerek, Kuzey Kafkasya ve Dogu Anadolu
topraklarini ele geçirme harekâti baslattilar. Gerçek hedefleri ise,
Akdeniz ve Hint Okyanusu’na ulasabilecekleri bir yol açmakti. Ruslar’in
niyetini sezen Ingiltere ve Fransa da bos durmuyor, kendi çikarlarina
uygun stratejiler gelistiriyorlardi.


Aslinda
batili devletlerin bu plâni yeni degildi. Daha 1800’lü yillarin basinda
Avrupa’dan gönderilen misyonerler, ortodokslugun bir kolu olan
Gregoryan Türkiye Ermenileri ile Protestan ve Katolik Ermenileri
birbirine düsürmeyi basarmislardi. Öyle ki, 1820’de Katolik ve
Gregoryan Ermeniler arasinda çikan bir tartisma sonucunda, Patrikhane
saldiriya ugramis ve patrik canini zor kurtarmisti. Yapilan tahkikat
sonucu yakalanan ve suçlu bulunan Ermeniler’den besi idam edildi ve
bazilari da sürgüne gönderildi. Fransa, Ingiltere ve Rusya bu olayi
siyasi malzeme yapmakta gecikmedi ve konuyu uluslararasi zemine
tasidilar.


Avrupa’da
Ermeni lobileri olusturuldu. Bati medyasi Ermeni haklarini savunan
yayinlar yapmaya basladilar. Isviçre’de Ermeni milliyetçiler tarafindan
“çan sesleri” anlamina gelen “Hinçak” komitesi kuruldu ve komite kisa
bir süre sonra Ingiltere’ye tasindi. Ingiltere’nin baslangiçta tanimak
istemedigi Hinçaklar, 1880’de liberallerin seçimi kazanmalariyla siyasi
kimliklerine kavustular.


Hinçaklar,
ilk hayali Ermenistan devletini kurdular. Bu hayali devletin sinirlari
içinde, Osmanli’nin “Vilâyât-i Sitte” adini verdigi, Erzurum, Van,
Diyarbakir, Sivas ve Bitlis bölgesi giriyordu. Bu merkezlere bagli olan
Erzincan, Hakkari, Bingöl, Malatya, Amasya, Tokat, Giresun ve Ordu’nun
bir kismi da hayali Ermenistan’in sinirlarina dahildi.


Hinçak
komitesi hizla teskilatlanarak, basta Istanbul olmak üzere Halep ve
Izmir gibi büyük merkezlerde subeler açmaya basladi. Bu arada Ruslar da
bölgede kendi emellerine hizmet edecek Tasnak komiteleri
olusturuyorlardi. Fransa ise Güneydogu Anadolu’da ekonomik, askeri ve
siyasi çikarlari için kullanacagi “Ermeni lejyonlari” olusturmanin
hesaplarini yapiyordu.


ILK OLAYLAR

1893
yilinda Istanbul’dan Mus vilayetine gelen bir yazida, vilayet
gelirlerinin 500 lira artirilmasi isteniyordu. Bunun üzerine Mus valisi
bölgeye hemen yeni vergiler koyma yoluna gitti. Ancak Sasun bölgesi
Ermenileri bu karara itiraz ederek, hükümete bir telgrafla müracaatta
bulundular.


Hükümet
kararin geri alinmasi için valiyi uyardi. Vali ise kararin geri
alinmasina itiraz edip, bölgenin hassas dengelerini bozacak icraatlara
giristi. Ermenilerle müslümanlarin arasini açan uygulamalar, bölgeye
yerlesmis Hinçak ve Tasnak komitelerinin ekmegine yag sürdü. Ermeni
köylerini basip katliamlar yapmaga baslayan komitacilar, katliamlari
Türkler yapiyormus görüntüsü verip isyan baslattilar. Hükümet olay
yerine askeri birlikler gönderip isyani bastirdi ve valiyi görevden
aldi. Ancak Hinçak ve Tasnak komiteleri olayi Avrupa kamuoyuna tasiyip,
“Türkler hiristiyanlari katlediyor” propagandasina baslamislardi bile.


Bunun
üzerine Osmanli hükümeti, içinde Fransiz ve Ingiliz temsilcilerin de
bulundugu bir heyeti bölgeye gönderdi. Heyette bulunan Fransa disisleri
bakani Gabriel Hanotaux, Mus’taki incelemelerin sonucunda bölgede bir
Ermeni sorunu olmadigini; konunun, Berlin Antlasmasi’ni istismar etmek
isteyen güçlerin provakasyonundan ibaret oldugunu açiklayan bir rapor
yazdi.


ISTANBUL AYAKLANMALARI

Fransiz
temsilcinin aksine Ingiliz Lord Salisbury, Ingilterenin çikarlari
dogrultusunda olayi istismar etmeyi sürdürdü. Bölgede yerel meclisler
kurulmasi ve bu meclislerde Ermeni temsilcilerin de yer almasi için
Bâb-i Âliyi sikistirmaya basladi. II. Abdülhamid Han, bunu kabul
etmenin gelecekte daha büyük tavizlere yol açacagi endisesiyle, Ingiliz
temsilcinin isteklerini reddetti.


Bunun
üzerine, Ermeni Patrigi Izmirliyan Istanbul’daki Ermenileri
ayaklandirdi. 30 Eylül 1895’de yüzlerce Ermeni Bâb-i Âli’ye dogru
yürüyüse geçti. Onlari engellemek isteyen bir subayi öldürdüler.
Olaylara asker ve zaptiye müdahale etmek zorunda kaldi. Istanbul on gün
boyunca olaylarla sarsildi. Trabzon’daki Ermeniler de Istanbul’daki
Ermeniler’i desteklemek için ayaklanma çikarmaya kalkistilar, ama
olaylar büyümeden bastirildi.


Istanbul’daki
ikinci bir hadise de tarihlere “Banka Vakasi” olarak geçti. 26 Agustos
1896 günü Osmanli Bankasi Ermeni tedhisçilerin isgaline ugradi. Patrik
Izmirliyan’in görevden alinmasini protesto eden tedhisçiler silahli
baskin düzenleyerek bankayi isgal ettiler. Istekleri yerine
getirilmedigi taktirde bankayi bombalayacaklari tehdidinde bulundular.
Bu arada baska bir grup da ellerinde bombalarla Bâb-i Âli’ye hücum
etmis, sadrazam Halil Rifat Pasayi öldürmege çalismislardi.


Ermenilerin
bu taskinliklarina kizan Istanbul halki da karsi harekete girisince,
Istanbul adeta savas alanina döndü. Çok sayida insan yaralandi ve öldü.
Isyerleri tahrip edildi. Inzibat kuvvetleri olaylari bastirmakta çok
güçlük çektiler.


Tedhisçiler
emellerine ulas-mislardi. Artik fitnenin tohumu atilmisti. Olaylari
kiskirtmak için Avrupa’dan getirilen Tasnak komiteciler bir Fransiz
vapuru ile Istanbul’dan uzaklastiriliyorlardi.

Osmanlı-Ermeni Meselesi Images

Olaylardan
kisa bir süre sonra Avrupa devletleri, Trosak-Tasnak cemiyetinin
yayinlamis oldugu yedi maddelik bir bildiriyi destekledigini açikladi.
Bildiride, Ermeniler Dogu Anadolu’da muhtariyet isteklerini dile
getiriyorlardi. Istekler Abdülhamid Han tarafindan bir kez daha
reddedildi.


ABDÜLHAMID HAN’A SUIKAST


21
Temmuz 1905’te Ermeniler isteklerinin önünde önemli bir engel olan ve
kendisine “Kizil Sultan” lakabini taktiklari Abdülhamid Han’in
öldürülmesi için harekete geçtiler.


Tasnak
komitesinden Hristofor Mikaeliyan ile kizi Robina ve bir Rus Ermenisi,
özel olarak yaptirilmis bir arabanin içine 20 kiloya yakin saatli bomba
yerlestirerek Yildiz’daki Hamidiye camisinin kapisina yakin yerde pusu
kurdular. Bomba, Abdülhamid Han’in Cuma namazindan çikis saatine
ayarlanmisti.


Saati
dolan bomba patlayinca ortalik savas alanina döndü. 26 kisi öldü, 58
kisi yaralandi. Fakat, patlama esnasinda padisahin camide ªeyhülislam
Cemaleddin Efendi ile sohbet ediyor olmasi, Ermeni plânlarini altüst
etti.


Olayin ardindan yapilan tahkikat korkunç bir tabloyu ortaya çikardi: Bütün kiliseler birer cephanelik haline getirilmislerdi.

ADANA OLAYLARI

Tarihimizin
en aci ihaneti, süphesiz Ittihat ve Terakki Partisi üyelerinin 31 Mart
olaylarinin ardindan Abdülhamid Han’i iktidardan uzaklastirmalari oldu.
Iktidardaki degisikligi firsat bilen Adana Ermenileri bagimsiz Kilikya
Ermenistani’ni kurmak için piskopos Museg’in Avrupadan temin ettigi
silahlarla ayaklandilar. Müslüman ahaliyi katletmege basladilar.
Adanalilarin bu katliamlara karsi harekete geçmesiyle olaylar kanli
çatismalara dönüstü. Piskopos Museg Iskenderiye’ye kaçti ve yine
propaganda basladi: “Türkler Ermenileri katlediyor!”


Ittihat
ve Terakki yönetimi, Adana’da baslattigi tahkikat sonucu Divan-i Harp
kurarak 50 Türk ve 3 Ermeni’yi idama mahkum edip, Avrupalilarin gönlünü
almaya çalisti.


Fakat
ne Rusya, ne Ingiltere ve ne de Fransa bu idamlari yeterli bulmadilar.
Berlin Antlasmasi’nin 61. maddesinin isletilmesini ve dogu bölgesinde
yabanci müfettislerin yapacagi islah çalismalarina izin verilmesini
sagladilar. I.Dünya Savasi’nin baslamasi bu tehlikeli uygulamanin
faaliyete geçirilmesine engel oldu.


TEHCIR KANUNU

31
Ekim 1914’te Rus ordulari Dogu Anadolu’yu isgale basladilar. Bu isgal
sirasinda kendilerine en büyük destek ve yardim Ermenilerden geldi.
Ermeni tedhisçiler, Kars, Van, Mus, Erzurum gibi sehirlerde
kadin-erkek, yasli-çocuk demeden Türkleri katliama tabi tutuyorlardi.
Binlerce müslüman dogudan batiya göçüyor; evini, topragini,
malini-mülkünü birakip yollara düsüyorlardi. Kimi yollarda ölüyor, kimi
gurbette açliga, yoksulluga mahkum oluyordu. Aileler dagiliyor, analar
yavrularini, kardesler birbirlerini, kaybediyorlardi. Göç edemeyenler
de iskence edilerek katlediliyordu.


Istanbul
hükümeti, Anadolu’yu teröre bogan bu gelismelere karsi, 24 Nisan’da
meshur tehcir kararini aldi. 16-55 yas arasindaki bütün Ermeniler
Bagdat demiryolu hattindan en az 25 kilometre uzaga, simdiki Suriye
topraklarina göç ettirilecekti.


Ingiltere,
Fransa ve Rusya’nin emperyalist emelleri, yüzyillarca baris içinde
yasamis iki toplumu birbirine düsman etmis, yollarini ayirmisti.


Zorunlu
göç, Mayis ayinin so-nunda yerel jandarma ve mülki amirlerin
kontrolünde basladi. Hükümet yayinladigi emirlerle kimsenin zarar
görmemesi için talimat verdi. Fakat yapilan is lojistik imkanlari çok
asiyordu. Sonuç, beklendigi gibi olmadi. Çok sayida masum insan
yollarda öldü.


Osmanli
hükümeti mütareke döneminde olaylarda ihmali görülenler hakkinda
sorusturma açti. 1397 görevliyi cezalandirip, 40 kisiyi idama mahkum
etti.


Fakat
savas yillarinin acilari içinde alinan bu plânsiz-programsiz
uygulamalanin dogurdugu sonuç bir trajediydi. Müsebbipleri Rusya,
Fransa ve Ingiltere ve onlarin masalari Tasnak ve Hinçak örgütleriydi.


Bati
bu trajik olayi hâlâ kasima-ya ve kanatmaya devam ediyor. Bir dönem
kullandiklari Tasnak ve Hinçak örgütlerinin yerine daha sonra Asala’yi
ve ve baska birçok örgütü kullandilar.


Emperyalistler
son hareketlerinde daha acimasiz bir senaryo ortaya koyarak,
müslüman-hiristiyan çatismasinin yerine Türk-Kürt kardes kavgasi
çikarmaya çalistilar. Etnik, mezhep ya da daha baska farkliliklari da
tahrik etmeye devam edecekler.


Ancak
bu oyunlarin tutma-yacagi anlasiliyor. Çünkü Anadolu insani yüzyillara
dayanan ortak bir kültüre sahip. Haçli saldirilari, Fransiz, Ingiliz,
Italyan ve Rus isgalleri bu ortak kültürün savunmasiyla defedilmisti.
Maras’ta, Urfa’da, Antep’te, Erzurum’da, Bitlis’te Van’da,
Sarikamis’ta, Çanakkale’de omuz omuza savasan, ortak kaderi paylasan
insanlar, bu inançli toplumun üyeleriydiler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Osmanlı-Ermeni Meselesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RockTurk :: RockTurk | Serbest Kürsü :: Off Topic-
Buraya geçin: