| | astroloji | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Geri: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:55 | |
| Osmanlı'da Astroloji
“Yıldızların hareket ve durumlarından sonuç çıkarma bilimi” diye tanımlanacak astroloji, Osmanlıca’da “ilm-i tencim” ya da “ilm-i ahkam-ı nücum” diye anılır. Yıldızların belirli zamanlarda durum ve yere göre konumlarını gösteren cetvel, zeyc ya da zic ; yıldızların durum, hareket, hız ve yönlerini saptama bilimi de ilm-i zic ya da ilm-i zayiçe adını taşır.
Kişilere özel yıldız cetvel ya da haritalarının adı da zayiçedir. Bu cetveller batıda ve günümüzde ülkemizde horoskop diye anılır. Gökyüzüyle ilgili gözlemler, yıldız hareketleriyle ilgili saptamalar, astrolojinin, astronomiye kaynaklık etmesini sağlamıştır. Rasathane diye adlandırılan gözlemevleri, hem gökbilime, hem de yıldız fallarına , savaş, barış vb. toplumsal olaylar için eşref saati saptanmasına yarıyordu.
Gökyüzü olaylarıyla bilimsel ve simgesel yorumlar yapan müneccimler uzun süre doğu ve batıda saray görevlisi olarak çalıştılar. Osmanlı sarayındaki müneccimbaşılık kurumu cumhuriyet dönemine kadar sürdü.
Yıldız hareketlerini bölgesel olarak gözleyip, çizelgeyi (zic) çıkarmak yaklaşık otuz yıllık bir süreyi kapsar. Bu konuda en ünlü rasathanelerden biri Meraga Rasathanesi, ünlü çizelge çıkaranlardan biri de Zic-i Uluğ Bey’dir. | |
| | | perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Geri: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:55 | |
| AstroLoji Ve İsLam Astroloji ;şimdiye kadar bir Bilim dalı olarak değil de, gelecekten haber veren, Fal olarak, Kehanet aracı olarak bizlere lanse edilmiştir.
Geçmişten günümüze kadar pekçok İslam Alimi ve Tasavvuf ehli kişiler Astroloji ilminden bahsederek yıldızların insanlar üzerinde ne gibi etkiler bıraktığını, ve kişinin kendisini tanıması açısından bu ilimin öğrenilmesi gerekliliğini kitablarında bahsetmişlerdir.
Aslında her insan da alemin gizli yanlarını araştırma eğilimi vardır ve astrolojıye ilgi duymaktadır. Bilebildiğimiz kadarı ile Burçlar ilmi olarak bu ilim, ilk olarak Hz.İDRİS (a.s)'a verilmiş ve günümüze kadar bu şeklini almıştır.
İnsanlığın oluş düzeni ve sistemi Astroloji ilminde mevcuttur. Muhyiddin A'râbî burçların tesirleri hakkında:« Dünyâ yaşamı ve tüm insanlar, ilâhî takdir ve tedbir gereği, tamamıyla burçların ve onlardaki güçleri ulaştıran meleklerin hükmü altında olduğu gibi; berzâh âleminde olanlar, yâni ölümü tadıp fizik bedeni terkettikten sonra kıyâmete kadar olan devrede yaşamını sürdüren tüm insanlar ve cennetler ile cehennem dahi bu burçlardan gelen tesirlerin hükmü altındadır.» ifadesiyle konuyu bizlere gayet açık bir şekilde anlatmışlardır.
İbrahim Hakkı Hazretleri de Mârifetnâme' sinde, « Allahü Teâlâ'nın kudreti ile, planetlerin ve burçların maddî yapılarda çeşit çeşit tesirleri daimî olduğundan, bütün halkın şekil, hâl, ahlâk ve tavrı henüz ana rahminde nutfe iken rast gelen baht ve tali'leri tesirlerinden meydana gelmiştir. Ana rahmine nutfe vâhi olduğu saatte, baba ve annenin tâlileri hangi işte ise, o, nutfenin zâtına tesirle işlenmiş olur.
Meselâ saâdeti, şekâveti, anlayışlı, ahmâk, cimri, cömert, korkak, yiğit, sevgi, düşmanlık hırs kanâat, himmet ve alçaklık, fakirlik ve zenginlik, rahat ve rahatsızlık, yaşama ve yaşamama, cemâl ve kemâl, kelâl ve melâl her ne hal üzere ise, o nutfenin zâtına tali olur. Çünkü o nutfe ceninin cisminin levh-i mahfûzdur.
Levh-i mahfûz ise bu âlemin mazharı, aynasıdır. O halde, saîd olan, o saâdetini annesi karnında bulmuştur. Şakî olan da şekâvetini anası karnından almıştır. Nitekim Habîb-i Ekrem (s.a.s) hazretleri şöyle buyurmuştur: Said o kimsedir ki, annesi karnında said olmuş; şakî o kimsedir ki, annesi karnında şakî olmuştur!..Herkesin Tâli'nin tesirini remz ve işaret ile duyurmuştur. Halkın bütün şekil, sıfat ve mizaçları felekî vaziyetler gereğince rahîmlerde ayrı olunca, ölüm vakitler de mizaçlarına göre orada muhtelif takdir olunmuştur.» ifadelerini kullanmışlardır.
Günümüzde astrolojı ilmi hakkında bilgisi olmayan veya bu ilimin ne anlatmak istediğini çözememiş insanlar; bu konu açıldığında, anlatmaya çalışan kişilere değişik gözlerle, şüphe ileªbakmışlardır. Oysa Kur'an-ı Kerim' de yıldızlarla ilgili pekçok ayet mevcuttur.
"O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır." (Nahl/12)
"Ve yıldızla onlar hidâyet bulurlar." (Nahl/16)
"Allah, gökleri ve yeri hak olarak (yerli yerince) yarattı.Şüphesiz bunda, iman edenler için (Allah'ın varlık ve kudretine) bir nişâne bulunmaktadır." (Ankebut/44)
"Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir." (Furkan/61)
"O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır." (Casiye/13)
"Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık."
"Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar."
(Duhan/38-39)
"Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyr edenler için onu süsledik." (Hicr/16)
"Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik."
"(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık." (Nebe/12-13)
Evet. Hâdi, Cenâb-ı Hak’tır! Dilediğine hidayet eder, dilediğini dalâlette bırakır! Dilediğine nurunu isabet ettirir, hidayet denilen çalışma o yönde, onu çalışmaya kolaylaştırır dilediğine de isabet ettirmez!
Diğer taraftan « Yıldızlar da Allah'ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.» şeklindeki açıklama dahi, yıldızların O’nun emri ile birtakım işler yapmak üzere var edildiğini; cansız, işe yaramaz, süs olsun diye yaratılmış şeyler olmadığını anlatmaktadır. Ancak bütün bunları değerlendirebilmek için « AKLI OLANLARDAN » olmak lâzımdır.ª
Tek «RUH»tan sayısız enerji yayılmış ve onlardan sayısız mânâları içine almış olan «melek»ler oluşmuştur. Çeşitli mânâlar ihtiva eden bu melekler çeşitli şekillerde ve boyutlarda yoğunlaşarak kâh bir tür bedenleri olan yıldızları oluşturmuşlar; kâh da ışın-beden düzeyinde «şuur» varlıklar olarak yaşamalarına devam etmişler ve etmededirler.
«Yıldız» şeklinde bedenlenmiş «şuur birikimleri» olan «melek»ler, kendi varoluş gayelerine uygun olarak, varlığa sayısız mânâlar-ışınlar yaymaktadırlar. Nihâyet en son olarak, bu sayısız mânâları değerlendirebilecek bir beyin kapasitesi ile insan yaratılmıştır.
İnsan daha ilk yaratılışı anında, yâni 120. günde bu beyin «MELEK» ler tarafından ya da diğer bir ifade ile «BURÇLAR» diye kastedilen sayısız aynı guruptaki «meleklerin» oluşturduğu «yıldızlar» tarafından salınan bir tür ışınlar ile çeşitli hususlarda programlanmalara tabi olurlar.
Kimde hangi mânâları açığa çıkarmayı dilemiş ise, ona uygun olarak «Melek»ler tarafından programlanır. Bu programlanış, « Allah sizi yarattı ve düzenledi, biçimlendirdi . Dileğince terkib etti .» (İnfitâr-7/ âyetinde anlatılır... İşte kişisel «Ruh» ların, ölüm ötesinde ebedî yaşama devam edecek olan «kişilik ruhları» bu beyinler tarafından bu dünyada ilm-i ilâhî düzen içerisinde oluşturulurlar.
Benzer burçların ışınlarıyla programlanmış olan beyinler ve bu beyinlerin oluşturduğu ruhlar birbirlerini çekerler anlaşırlar. Birbirlerin daha önce hiç tanımasalar bile, daha ilk görüştükleri anda aralarında bu çekicilik oluşur. Ya da benzemeyen türden açılımlarla oluşan ruhlar oldukları için, birbirlerini bir türlü çekemeyip, iterler...
İdrak edebilen için bunlar ve daha nice ayetler bu ilme ne kadar değer vermemizi ve gerekliliğini anlatıyor ,Okuyup anlayabilene ne mutlu..... | |
| | | perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Geri: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:54 | |
| Kişinin, doğum tarihi ve saatine göre hazırlanmış yıldız haritası, o kişinin kader çizgisini bir ölçüde anlamamıza vesile olur.
Burada, genetiğimizde mevcut bilgiler eşliğinde kişilik özelliklerimiz, nasıl bir hayat süreceğimiz, yakın uzak ilişkilerimiz, yaşam boyu nelerle karşılaşacağımız; huyumuz, mizacımız, hastalıklarımız, kazalar, rızkımızın ne kadar olduğu, kısaca doğumdan ölüme tüm yaşantımız, alnımızın arkasındaki beynimize, kozmik kalemle yazılmıştır, diyebiliriz..
Bilebildiğimiz kadarı ile, yıldız haritamızdaki veriler alınyazımızdır!.
Bizim fıtratımız itibari ile, takdir olunanların ortaya çıkması da transit adı verilen yıldız hareketleri ile olur.
Kişinin özel Yıldız haritasında, her gezegen belli bir burcun, belli bir derecesine düşer. Aynı zamanda da 12 evden birine isabet edecektir. Bu şekilde sabitleşir ve artık değişmez. Böylece, buna dayalı olarak beyinde belli noktalar açılır ve faaliyete başlar....
Şimdi güneş sisteminin hareketini düşünün. Tüm planetler sürekli bir dönüş ve hareket içindeler. Bunun sonucu, her an, değişik mana yüklü dalgalar uzaya yayılmaktadır.
İşte, bir planet, kendi haritamızda belli bir burçta bulunan ve artık bizim için sabitleşmiş olan bir planetimizin, yani beynimizde açılmış olan sabit bölümlerin üstünden geçerken; veya o nokta ile çeşitli açılar oluşturduğu zaman, biz belli durumlarla, duygularla veya olaylarla karşılaşırız... Daha önce, beyinde o devre açıldığı için, daha sonra, o noktaya denk gelen etkiyi, beynin değerlendirmesi mümkün olur. Sistemin işleyişi bu şekildedir.
Şimdi bir örnek verelim:
Kişinin özel haritasında AY, Boğa burcunun 10 derecesinde bulunsun... Daha sonra bir planet, örneğin MARS, Boğa burcunun 10 derecesinden transit geçerken veya Akrep burcunun 10 derecesine gelip, zıt pozisyonda transit olduğu zaman, kişi sert duygusal etkiler altında kalarak taşkınlıklar, duygusal patlamalar veya kaza gibi durumlarla karşı karşıya gelecektir. Mars, boğa burcunun 10 derecesinden uzaklaşıp, transit etkisi geçtiği zaman, kişi yeniden normal yaşamına dönecektir. Ve bu arada, ters bir şey yaptıysa sonradan pişmanlık duyacaktır.
Ne zaman, nelerle karşılaşacağımız, kendi haritamıza yani, proğramımıza bağlıdır!.
Her ne kadar birbirimizle alakalıyız gibi görünse de, aslında herkes kendi kaderini yaşar!.
Kişiler, başımıza gelecekler için sadece bir vesiledir.
Eğer bize bir sıkıntı takdir edilmişse, bir olay, bir kişi buna figüranlık edecektir.
Daha gerçekçi bir ifade ile; olaylar bize gelmez, biz, kaderimiz gereği, olayları kendimize çekeriz!.
Ve o olayın bize ulaşması için de, birtakım kişiler buna vesile olur!.
Zahirdeki görünüm itibariyle falanca bana kötülük veya iyilik yaptı deriz. Halbuki herkes, kendine takdir olanı yaşamaktadır!.
Durum böyle olunca, kişileri suçlamak mı, yoksa kaderine razı olup; akılcı bir şekilde gereğini yapmak mı...?
Başımıza gelecek olayların, gelmesi kaçınılmazdır!. Çünkü bunu değiştirmek demek, ya doğum anında gelen tesirle, beyinde açılan noktayı kapatmak; ya da, daha sonra gelen yıldız etkisini kesmek demektir, ki; her ikisi de mümkün değildir.
Ancak bunun ötesinde şöyle bir gerçek daha vardır... Hz. Rasûlullah Efendimizin öğretisinde;
“Dua ve sadaka kazayı yok eder.“
buyurulmaktadır.
İşte, halk arasında, atlatılan bir kazanın akabinde, sık kullanılan, “Verilmiş sadakan varmış..” sözü bu noktaya dayanmaktadır.
Dua, kişinin varlığındaki, özündeki, ilahi güçleri ortaya çıkarır!.
Yani, dua, zikir, namaz gibi çalışmalar aynı zamanda, beyinde koruyucu manyetik bir güç de oluşturur!. Gelen sert tesirler, kendi oluşturduğumuz, manyetik kalkanımız sayesinde hafifler. Böylece kişi kendini korumuş olur.
Ne var ki, tedbir de takdirdendir ve “dua dahi kaderdendir”, gerçeği unutulmamalıdır.
Bakın KADER konusunda büyük islâm âlimi Şah Veliyullah Dihlevi, neler diyor "Hüccetullahi Baliga" isimli çok meşhur eserinde :
"Şimdi gelelim kulların ihtiyarı konusuna... Kullar işleyecekleri fiilleri seçebilirler.. Evet ama, kullar için gerçek bir seçim, hiç bir zaman için sözkonusu değildir!. Çünkü bu seçim, kişinin değil de Allah`ın istediği şeyin olması, fayda vermesi hakkında bilgi sahibi olmadığı bir şey hakkında bir saik ve azmin bulunması gibi sebeplerle malüldür. Bu durumda hangi ve nasıl ihtiyardan bahsedilebilir?
Rasûlullah aleyhisselam şu açıklamasında bu hususa işaret eder:
"Şüphesiz kalpler, Allah`ın iki parmağı arasındadır; onları dilediği gibi çevirir!." (cilt:1-sayfa:248)
* * *
Şimdi bir örnek daha verelim.
Diyelim ki; Mars kişinin özel haritasında 2.ci evde ve Koç burcunda sabitleşmiş durumda olsun...
Transit Mars, Koç burcuna 60 ve katları derecelerde açı yapacak mesafelere geldiği zaman, kişiden güçlü ve yaratıcı davranışlar ortaya çıkar. Buna mukabil 45 ve katları olan derecelerde açı yaptığı zaman, ters, güçsüz, sert ve hatalı davranışlar görülür.
Ayrıca, 2.ci ev para evi olduğu için, hiç umulmadık masraflara neden olur. Yani kaderde, bu parayı harcamak var ve sistem gereği bu tesir geldiği anda kişide alma hırsı veya arzusu meydana gelir ve bu harcama yapılır!.
Ya da, sağlık evine sert bir yıldız varsa, güçlü yıldız transitleri etkileri geldiği zaman, bir hastalık ortaya çıkar. Çünkü böyle bir durumda kişinin beyninin sağlıkla ilgili bölümü zayıf durumdadır. Güçlü tesirler karşısında ister istemez yenilecektir. Ama sağlık evinde böyle bir durum yoksa, sağlıklı bir yaşam sürecektir...
* * *
Bu arada çok önemli bir hususu açıklayalım...
Burçlardan gelen veya planetlerin yansıttığı dalgalar, "sen şu fiili işle" gibisinden anlamlar ihtiva etmezler!.
Ya da "sen şu duyguya kapıl" gibi bir duygu oluşturmazlar!.
Gelen dalgalar genel bir anlam taşırlar; ancak herkes bu dalgaları, kendisinin ilk beyin proglamlanışı istikametinde değerlendirir..
Mesela; Mars, Yay burcuna girdiğinde yansıttığı dalgalar tek tip olmasına karşın, herkes bu dalgayı kendi haritasındaki Yay burcunun düştüğü eve göre değerlendirir.. İkinci evi Yay olanla, altıncı, ya da onbirinci veya onikinci evi Yay olanın bu dalgaları değerlendirişi son derece farklıdır..
Tıpta, şöyle bir uygulama vardır...
Bir kediyi masaya yatırırsınız ve beynine, mesela seks merkezine elektrodu değdirir ve onu irrite edersiniz.. Hayvanda seksüel davranış görülür.. Sonra aynı elektrodu farklı bir merkeze yöneltirsiniz, bu defa aynı dalga irritesi hayvanda başka tür bir davranışın mesela açlık duygusunun oluşmasına neden olur...
Dalga aynıdır, fakat farklı bölümde farklı şekilde değerlendirilir.
İşte bir burçtan veya gezegenden gelen astrolojik tesirler de, tek tek aynı olmasına rağmen, farklı açılımları dolayısıyla insanlar ve diğer canlılar tarafından farklı farklı değerlendirilir.
Düşünün ki, ayrıca, pekçok farklı türden, çok farklı dalga türleri her an dünya üzerine gelmekte; ve bizler de beyinlerimizin ilk açılışlarına göre bunları her an farklı bir şekilde değerlendirmekteyiz!..
Bu mekanizma, "Din" açıklamaları içinde "KADER" kelimesiyle tanımlanmıştır..
* * *
Rasûlullah aleyhisselam bir açıklamasında diyor ki:
“Allah bütün mahlukatı karanlıkta zulmet içinde halketti, sonra nurundan saçtı. O nur kime isabet etti ise hidayet buldu. Etmeyen ise karanlıkta kaldı.”
Takdir gereği kime mutluluk getirecek tesirler isabet etti ise, o beyin, kendisine kolaylaştırılan bir biçimde gerekli fiilleri yaparak onun neticesine ulaşır!.
Hiç kimsenin programı dışında birşey yapması mümkün değildir. Ve gene, sistemi anlatan Hz. Peygamber s.a.v. efendimiz diyor ki;
“Hiç kimse kendi ameliyle cennete gidemez.“
Cennete gitmek "amel"e değil, Allah’ın o kişi hakkındaki hüküm ve takdirinin sonucu olarak oluşan "iman" a; ve bunun açığa çıkış şekli olan anne karnında 120.ci günde, meleki kökenli yıldız tesirlerine bağlıdır. Nitekim bunu daha evvel de açıklamıştık zaten....
Yapılan ameller, yani çeşitli çalışmalar ise, gideceğimiz boyuttaki (cennet veya cehennem) mertebelerimiz için çok önemli.... Ancak, bu çalışmaların bize kolaylaştırılması veya zor gelip yapılmaması dahi, takdire bağlı olarak, gene kozmik tesirlerle oluşan istidat, kabiliyet ve genetik programa bağlıdır....
O halde hedef; kendini tanıyıp, mevcut ve gizli özelliklerimizi en iyi şekilde kullanarak, var oluşun hakkını verebilmektir. Bu da ancak, sistemi bilmekle mümkün olur.... | |
| | | perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Geri: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:54 | |
| Evrensel Dengelerde Astrolojinin Yeri
Evrende varolan galaksiler, onları meydana getiren yıldızlar, gezegenler ve takım yıldızlarının ait oldukları evrensel dengeler; kendi içlerinde sistematik yasalarla sonsuzluğun içinde yerlerini almışlardır. Bu sistematik yasalar; özünde fizik, matematik gibi birçok bilimin içerdiği katsayılar ve kurallar çerçevesinde işleyişini sürdürmektedirler. Bu yasalar; büyüklüklerin incelendiği gözlem çerçevelerine göre farklılıklar içerse de, karşılıklı etkileşim prensipleri; varoluş-yokoluş temellerinde süreçlerin devamlılığını kararlı bir şekilde devam ettirmektedirler. İçinde yaşadığımız dünyamızda; tıpkı birbirine geçmiş halkalardan oluşan bir zincirdeki gibi, bu büyüklüğün içinde bulunmaktadır. Bunu küçücük bir taşın suda meydana getirdiği dairesel halkalara benzetebiliriz. Her bir oluşumu meydana getiren enerji atımlarının etkisi, bir sıra silsile ile diğer halkalarda kendisini gösterir. Bu noktadan hareketle; Evrendeki her şeyin enerji olduğundan yola çıkarsak, bu sonsuz varoluşların sürekli birbirleri ile etkileşim içinde olduğunun kabul edilmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Evrensel enerji spektrumu içinde, ihmal edilebilir bir büyüklüğe sahip olan kendi yaşamsal penceremiz, gerçekten dar bir enerji ekseninde sıkıştırılmış durumdadır. Bu dar alandan, ait olduğumuz evreni kavramaya çalışan insan beyni çözüm yolunda, çözümsüz labirentlerle karşı karşıyadır. İnisiyatifimiz dışında ve denetleyemediğimiz enerji hareketlerindeki etkileşimler karşısındaki meraklı çabalar; insanları gözlem ve kayıtlara yöneltmiştir. Bu gözlem ve kayıtların kendi içlerinde periyodik, anlamlı tekrarları ve etkiledikleri oluşumlar, geniş zaman dilimleri içinde insanlara ve yaşamlarına rehber olabilecek istatistiksel bilgi birikimlerine neden olmuştur.
Bu yüzden, olayların felsefi yaklaşımları; hep etki-tepki prensiplerinden yola çıkılarak, nedenlerin incelendiği ve sonuçlandırılmaya çalışıldığı zihinsel çabalar olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Bunlar baz alındığı zaman, Evrende ve onun küçücük bir kopyası olan dünyamız ve yaşamımızda; her bir olay, her bir oluşum veya varoluş gerçekleştiği ayni anda, kendini sönümlendirmeye çalışan zıt bir kuvvetin meydana gelmesine neden olur. Bu karşıt güçler, uzun zaman ortalamasında ya dengeye gelerek varlıklarını sürdürürler, ya da dengeyi sağlayamadıkları anda başka varoluşları ortaya çıkarmak üzere sönümlenerek yeni enerjilere dönüşürler.
Dünya da, bu evrensel anayasanın bir üyesi olduğuna göre, diğer gezegenlerle sürekli bir etkileşim içindedir. (Örneğin; Uydumuz Ay’ın belli zamanlarında yeryüzündeki etkisi, denizler üzerinde neden olduğu değişimler, Güneş patlamaları ile oluşan güneş rüzgarlarının dünyamız üzerinde yarattığı iletişim sorunları, Görünür bölgemiz dışında kalan elektromanyetik etkilerin ve elektromanyetik kirliliğin organizmalar üzerinde ki etkileri gibi sayısız örnekler sıralamak mümkündür.) Bu nedenle, kaçınılmaz olarak dünya üzerindeki her bir üyenin yapılanmasında bu karşılıklı etkiler kendini gösterecek, temel yapı taşlarının şekillenmelerine damgasını vuracaktır.
İnsanlar yaklaşık 3000 yılı aşkın bir süredir, gezegenlerin ve yıldızların hareketleri ile sürdürdükleri yaşam arasında bir ilinti kurarak, belki farkında olmadan evrensel fiziksel yasalarla örtüşen kuralların temellerini atmışlardır. Bu gerçeklerden yola çıkarak şu sonuca ulaşılmaktadır:
ASTROLOJİ; Pozitif bilimlerin ışığında fiziksel ve matematiksel bağıntılarla belirlenen evrensel çekim kuvvetlerinin etkilerinden yola çıkarak, kendi yaşam çerçevemize göre çok uzun zaman dilimlerini içeren istatistiksel bilgi birikimlerini değerlendirmesi ile olayları yorumlaması ve uzun yıllar alan çalışmaları içermesiyle, kesinlikle falcılık olarak değerlendirilmemesi gereken bir daldır.
Dünya, gökyüzü sonsuzluğunda birçok gezegen ile her an değişen açısal kuvvetlerin etkisi altındadır. (Bir bilardo topuna vuruşlarınızın etkisinin, uygulanan kuvvetin açısına göre değiştiğini hepimiz biliriz. Bu örnekle açısal kuvvetleri gözünüzde canlandırabilirsiniz.) Toplam açısal kuvvetlerin kombinasyonu ve olasılık sayısı, kavrama kapasitemizi zorlayacak büyüklüktedirler. Bizim yaşam zamanımıza göre öyle büyüktür ki; yaklaşık 26.000 yılda bir, gezegenler dünyamıza göre ayni açısal kuvvetlerin uygulandığı noktadan geçmektedirler. Bu da demektir ki; 26.000 yıl aralığı içinde oluşan varoluşlar, birbirine yakın açısal kuvvetlerin etkisiyle meydana geleceklerdir. | |
| | | perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Geri: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:53 | |
| Astroloji Sözlüğü A
Açılar (Aspect): Bir yıldız haritasındaki Güneş, Ay ve gezegenler aralarında ve bazen de yükselen burçla açılar meydana getirirler. Bu açıların kimi olumlu kimi olumsuz sayılır. Açıları kuran gezegenler çok daha etkili duruma gelebilirler. Astrolojide açıların yorumlanmasına çok önem verilir. Akrep (Scorpio): Zodyak’ın sekizinci burcudur. Bu burçta Güneş, 24 Ekim - 22 Kasım devresinde yer alır. Alçalan Burç (Descendent): Doğum saat ve yerinde batı ufkunda kaybolmakta olan Zodyak burcu ve derecesi. Altmış (Sextile): Aralarında altmış derece olan gezegenler ahenkli ilişkiler kurarlar. Bu uyumlu açıya ‘Altmış’ denilir. Aslan (Leo): Zodyak’ın beşinci burcudur. Güneş, 24 Temmuz - 23 Ağustos devresinde bu burçta kalır. Astrolog: Gök haritasını çıkaran ve ayrıntılarına göre bunu yorumlayan kimse. Astroloji Türleri: Dünya siyaset ve ekonomisi, gelecek olaylar, sağlık gibi türlü konuda astrolojiden yararlanılabilir. ‘Seçim’ denilen bir tür sayesinde de evlenme veya bir proje için gelecekte uygun bir günü bulabilmek mümkündür. Ateş (Fire): Zodyak’ın burçları belirli gruplara ayrılırlar. Ateş de böyle bir gruptur. Koç, Aslan ve Yay, ateş burçlarıdır. Buna Ateş Üçlüsü de denir. Ayakucu (IC - Nadir): Düşey doğrultunun gökkubbeyi deldiği noktalardan ufkun altında olanı. Ay'ın Güney düğümü (South Moon Node): Ay'ın ekinoks'u yukarıdan aşağıya veya güneye doğru kestiği noktaya Ayın Güney Noktası, Güney Düğümü veya Ejderhanın Kuyruğu adı verilir ve simgesiyle gösterilir. Ay'ın Kuzey düğümü (North Moon Node): Ay ilerlerken ekinoks'u yani Güneş'in izlediği varsayılan yolu yukarıya veya kuzeye doğru keser. Buna Ayın Kuzey Noktası, Kuzey Düğümü veya Ejderhanın Başı adı verilir Bu nokta simgesiyle belirtilir.
B
Balık (Pisces): Zodyak’ın onikinci burcudur. Güneş, 19 Şubat - 20 Mart devresinde bu burçta kalır. Başak (Virgo): Zodyak’ın altıncı burcudur. Güneş, 23 Ağustos - 23 Eylül devresinde bu burçta kalır. Başucu (MC - Zenit): Doğum anı ve yerinde gökyüzünün tam başüstünde kalan yeri. Doğum haritasının en yüksek noktası. Buna ‘Gökyüzü Ortası’ da denilir. Batı Evleri (Occidental): Dördüncü ev ile onuncu ev arasında kalan evler. Mars ya da Satürn bu evlerde olursa ağır ve uzun süren hastalıklara neden olur. Birleşme (Conjunction): Doğum haritasının en önemli açılarından biri de budur. Bu durumda iki güç birbirlerinin üstüne düşebilir. Birleşme açısında iki gezegen arasında 8 derece kadar pay bırakılır. Boğa (Taurus): Zodyak’ın ikinci burcu olan Boğa, Güneş 21 Nisan - 20 Mayıs'ta iken bu burçta kalır. Bohça: Bir haritada bütün gezegenlerin 120 derece içine toplanmasından meydana gelen şekil. Güçlerin böyle toplanması insanın sadece belirli birkaç konuyla ilgilenmesine yol açar. Burçlar Kuşağı (Zodiac): Bk. Zodyak.
C
Castor ve Pollux: İkizler takımyıldızında bulunan çok parlak iki yıldız. Bunlara mitolojide zıt iki kardeş olan Castor ve Pollux’un adı verilmiştir. İkizler burcunda bu tür zıtlıklar olduğu söylenir.
D
Dişi ve Erkek Gezegenler (Feminine and Masculine Planets): Uranüs, Satürn, Neptün, Jüpiter, Mars, Güneş ve Merkür erkek; Ay ve Venüs dişidir. Değişir Grup (Mutable): Zodyak’ın dört burcu değişir türdendir. Yani bu burçlar, kolaylıkla durumlara uyarlar. Buna Değişir Dörtlü de denir. İkizler, Başak, Yay ve Balık bu gruba girerler. Doğu Evleri (Oriental, Eastern): Onuncu ev ile dördüncü ev arasındaki evler. Bu evlerde bulunan gezegenler başarı verip kişiyi atılgan ve tutkulu yaparlar. Doğum Haritası (Horoscope): Bir insanın doğduğu anda Güneş, Ay ve gezegenlerin gökyüzünde çizdikleri şekillerin Dünyadan görülüşü. Yıldız Haritası olarak ta anılan doğum haritası doğum tarih, yer ve saatine göre çıkarılır. Bu harita insanın kişiliğini, yeteneklerini özelliklerini, gelecekteki durumunu ve başarı derecesini gösterir. Dörtlüler (Qualities): Zodyak’ın burçları özelliklerine göre belirli gruplarda toplanırlar. Her bir grupta dört burç olduğu için buna bu isim takılmıştır. Dörtlüler, Öncü, Sabit ve Değişir olmak üzere üç gruptur.
E
Ekliptik (Ecliptic): Bir yıl boyunca Gökyüzünde Güneş’in gökkubbede çizdiği çemberin sınırladığı daire. Enlem Tabloları: Gök haritası çıkarırken burçların hangi evlere düşeceği bu Enlem Tablolarından anlaşılır. Ephemeris’lerde böyle türlü enlem tabloları bulunur. İstanbul için New York Enlem Tablosu kullanılır. Çünkü her iki kent de Kuzey 40 enlemindedir. Ephemeris: Bk. Gökgünlüğü. Evler (Table of Houses): Aslında bu ‘Gökyüzünün Evleri’ diye anılır. Gökyüzü bir daire olarak kabul edilir. Bu 30 derecelik eşit on iki kısma bölünür. Her bir evin kendi özellikleri vardır. Bu evlere düşen burç ve gezegenlere göre yorum yapılır (Table of Houses). Evlilik Noktası (Part of Marriage): Yükselen Burç + Ayakucu, - Venüs.
G
Gerçek Yıldız Zamanı (Apparent Sideral Time): Bu söz astrolojide fazla geçer ve yıldız zamanı demektir. Doğum haritası da yıldız zamanına göre çıkarılır. Güneş yerine ilkbahar noktasına bağlı zamandır. Birim 1 yıldız günüdür. Geometrik Şekiller: Gök haritalarında üçgen, kare vs. gibi geometrik şekiller görülür. Bunlara birbirleriyle fazla açı yapan güçler neden olur. Gezegenler (Planets): Güneş sistemimizde dünyadan başka sekiz gezegen bulunur. Bunlar da Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Pluto’dur. Dünyamız da aynı sistemde bir gezegendir. Gökgünlüğü (Ephemeris): Her yıl çıkarılan, Güneş, Ay ve gezegenlerin gökyüzündeki durumlarını belirten tablo. Gökgünlüğünde ayrıca Enlem derecelerine göre evlere giren burçlar, Güneş, Ay tutulmaları ve astrolojiyle ilgili ayrıntılı bilgiler bulunur. Gök haritasını çıkarmak isteyen kimseye doğduğu yılın gökgünlüğü gereklidir. Greenwich Meridyeni: Dünya saat ayarı Greenwich meridyenine göre yapılır. Greenwich’in bulunduğu boylam derecesi 0 olarak kabul edilir. Bunun doğusundaki boylamlarda Güneş daha erken doğar. Dolayısıyla saat daha ileridir. Greenwich’in batısında ise Güneş daha geç doğar ve dolayısıyla saat daha geridir. Güçlü Gezegen (Exaltation): Bir doğum haritasında yönettiği burca giren Güneş, Ay veya gezegenler çok güçlü sayılırlar. Bunlardan ‘Güçlü’, Etkili Gezegen’ olarak söz edilir. Güneş Haritası (Solar Chart): Doğum saati tam olarak bilinmediği zaman Güneş’in bulunduğu nokta yükselen burç kabul edilerek hazırlanan doğum haritası.
H
Hastalık Noktası (Part of Sickness): Yükselen burç + Mars, - Satürn. Hava (Air): Zodyak’ın üç burcu Hava grubuna girer. Bunlar da İkizler, Terazi ve Kova’dır. Hava üçlüsünün kafa ve zekayla ilgisi vardır.
I
Imum Coeli (IC - Zenit): Bir doğum haritasında gökyüzünün en yüksek kesitinin karşısına düşen noktadır. Işıklar (Luminaries, Lights): Doğum haritasında Güneş ve Ay’dan ‘Işıklar’ diye söz edilir. Doğum haritasının en önemli güçleri ışıklardır. Güneş kişiliği, Ay da duyguları temsil eder.
İ
İkizler (Gemini): İkizler Zodyak’ın üçüncü burcudur. Güneş, 21 Mayıs - 21 Haziran'da bu burçta kalır. İlerletme (Progressions): Astrolojide doğumdan sonra 1 gün=1 yıl kabul edilerek hazırlanan harita. Geleceği yorumlamakta kullanılır.
K
Kare (Square): Doğum haritasında 90 derecelik açıya kare denilir. Bu daima sert etki yapar. Bazen böyle kare açı yapan gezegenlere bir üçüncüsü da sert etki yapabilir. Buna da T Karesi veya T cetveli denir. Karşılıklı Etki (Mutual Reception): Doğum haritasında iki gezegen birbirlerinin burçlarına düşerlerse olumlu bir denge sağlanır. İki güç birbirlerine yararlı etki yapabilir. Kepçe: Doğum haritasında dokuz güç üst tarafa toplanır ve teki aşağıda kalırsa bu şekle ‘Kepçe’ denilir. Kepçe insana başarı verebilir. Kesit: Zodyak’ın burçlarını veya gökyüzü evlerini ayıran çizgilere kesit denilir. Koç (Aries): Zodyak’ın birinci burcu olan Koç Güneşin 21 Mart - 20 Nisan devresinde bu burçta kalır. Kova (aquarius): Zodyak’ın onbirinci burcu olan Kova Güneşin 21 Ocak - 18 Şubat devresinde bu burçta kalır. Köşeler (Angles): Birinci, Dördüncü, Yedinci ve Onuncu evler. Bu evlerdeki gezegenlerin etkisi çok güçlüdür. Kuşak Etkisi: Bir burçta uzun yıllar kalan gezegenler kişilerden çok kuşakları etkilerler. Bu yüzden her kuşakta belirli ortak özellikler görülür.
M
MC (Medium Coeli): Doğum anı ve yerinde gökyüzünün tam başüstünde kalan yeri. Doğum haritasının en yüksek noktası. Buna ‘Gökyüzü Ortası’ veya ‘Başucu Noktası’ da denilir.
N Negatif Burçlar (Negative Signs): Toprak veya Su üçlülerindeki burçlar negatif sayılırlar.
O
Oğlak (Capricorn): Zodyak’ın onuncu burcudur. Güneş, 22 Aralık - 20 Ocak devresinde bu burçta bulunur.
Ö
Öncü (Cardinal): Zodyak gruplarından birine de bu ad verilmiştir. Bu gruplar nitelikleri gösterir. Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak Önder gruplardır. Bu gruplara ‘Dörtlüler’ de denilir.
P
Pozitif Burçlar (Positive Signs): Ateş ve Hava üçlülerine giren burçlar pozitiftir.
S
Sabit (Fixed): Dörtlülerden birine de bu ad verilmiştir. Nitelikleri gösteren Sabit dörtlüde Boğa, Aslan, Akrep ve Kova burçları vardır. Semboller (Planets and Signs): Işıklar, gezegenler ve burçları belirten şekillere ‘sembol’ denilir. Serpme: Bir doğum haritasında güçler ayrı ayrı burçlara dağılmışsa buna ‘Serpme’ denilir. Bu tür dağılış insanın pek çok şeye ilgi duymasına neden olabilir. Sert Etkiler (Affliction): Bir gezegenin başka gezegenlerle kare ya da karşıt bakış açısı oluşturması, ya da zararlı ve zayıf etkili olduğu burçlarda bulunması. Sinastri: İki veya daha fazla doğum haritasının birbirleriyle kıyaslanmasıdır. Su (Water): Üçlüler veya unsurlardan birinin adıdır. Su üçlüsünde Yengeç, Akrep ve Balık burçları bulunur.
T
Takımyıldızlar: Astronomi biliminin kabul ettiği belirli yıldız gruplaşmaları. Ekliptik üstündeki takım yıldızların isimleri burçlara da verilmiştir. Fakat burçlar adlarını aldıkları takımyıldızlarla aynı yerlere düşmezler. Terazi (Libra): Zodyak’ın yedinci burcudur. Güneş, 23 Eylül - 23 Ekim devresinde bu burçta kalır. Toprak (Earth): Üçlülerden birine Toprak adı verilmiştir. Bu üçlüde Boğa, Başak ve Oğlak burçları bulunur. Transit (Transit): Bir gezegenin gökkubbede hareketi sırasındaki konumu. Doğum haritasındaki gezegen ve evlere bakış açısı yapıyorsa olayları başlatır. Tutulum (Ecliptic): Bk. Ekliptik.
U
Unsurlar veya Üçlüler: Zodyak dört gruba ayrılır. Her grupta üç burç bulunur. Bu üçlüler veya unsurlar burçların ortak özelliklerini gösterirler. Bu unsurlar da Ateş, Toprak, Hava ve Su’dur.
Ü
Üçgen (Trine): Doğum haritasında güçler arasındaki 120 derecelik çok uyumlu açılar. Bazen bir gezegen iki ayrı güçle bu açıyı yapar. O zaman ortaya büyük talih sayılan bir ‘Büyük Üçgen’ çıkar. Üçlüler (Elements): Veya unsurlar. Burçlar, özelliklerine göre üçer üçer gruplarına ayrılırlar. Bunlar da Ateş, Toprak, Hava ve Su üçlüleridir. Üçüncül Evler (Cadent Houses): Üçüncü, altıncı, dokuzuncu evler. Bu evler zayıf olup üçüncü ve dokuzuncu evler zihni etkiler. Altıncı ev ise bir gezegen için en kötü durumdur.
Y
Yararlı Gezegenler (Benefics): Jüpiter ve Venüs. İlki başarı, ikincisi iyi huylar verir. Yay (Sagittarius): Zodyak’ın dokuzuncu burcudur. Güneş, 23 Kasım - 21 Aralık'ta bu burçta kalır. Yengeç (Cancer): Zodyak’ın dördüncü burcudur. Güneş, 22 Haziran - 22 Temmuz devresinde bu burçta kalır. Yeni Ay (New Moon): Ay yuvarlağının tüm karanlık olduğu devredir. Ay ve Güneş aynı burçta kavuşumdadır. Yönetici Gezegen (Ruler, Lord): Evlerin bulunduğu burçları yöneten gezegendir. Örneğin ikinci ev İkizler ise yönetici gezegeni Merkür, yükselen burç Balık ise yönetici gezegen Neptün’dür. Yükselen Burç (Ascendant): Doğum saati ve yerinde Zodyak’ın Doğu Ufkunda Yükselen Burç ve derecesi. Yükselen burç ayrıca gökyüzü haritasının da birinci evinde bulunur. Yükselen Gezegen (Elavated Planet): Yükselen burcun yöneticisi olan güce bu ad verilir. Bu gezegen haritada güçlü sayılır.
Z
Zararlı Konum (Detriment): Bir gezegenin doğal burçlar kuşağında kendi burcunun karşıt burcunda yer alması. Örneğin Mars Terazi burcunda zararlı konumdadır. Zıtlık (Opposition): Doğum haritasında iki gücün oluşturduğu 180 derecelik sert açı. Bazen iki zıt açı birbirini keser ve ortaya Büyük Çapraz çıkar. Bu durumda iki çift zıt burçta bulunan dört güç birbirlerini sert etkilerler. Bu olumlu bir durum sayılmaz. Zodyak (Zodiac): Dünyamızın ekliptiğin her iki yanında 8’er derecede görülen gökyüzü kuşağı. Gezegenler bu kuşakta görülürler. Astrolojide bu gökyüzü kuşağı otuzar derecelik on iki eşit kısma bölünür. Bu eşit parçaların her biri de bildiğimiz burçlardır. | |
| | | perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Geri: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:53 | |
| Astroloji Nedir? Astroloji; kosmos içerisindeki güçlerin (Bu en yakın anlamda Güneş Sistemi´ndeki planetlerdir.) genel seviyede dünya üzerindeki enerjilerin şekillenmesi (makro kozmos), insanın ve insan topluluklarının (mikro kozmos) üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını yorumlayan bir düşünce sistemidir. Astroloji´nin matematiksel bir temele sahip olduğunu, Astronomi ile olan paralel çalışmalarında da görebiliriz. Yıldız hareketleri, yıldız konumları ve birbirleriyle olan ilişkilerini Astronomik gözlemlerlerin sonucu olan "Ephemeris"lerde "Gökgünlüğü" buluruz. Bu ise Astroloji´nin gerçek anlamda pozitif temellere dayandığını gösterir. Ayrıca Astroloji, yıldızların hareketlerini matematiksel olarak hesaplarken, etkin enerjileri oluşturabildiğini de kabul eder. Astroloji´ sonuç olarak oluşmuş bir kavramdır ve yorumsaldır; ya da bir kültür ve de sanattır. Astroloji´de sık karşılaşılan bir sözcük de Zodyak´dır; Türkçe karşılığı ise Burçlar Kuşağı´dır. Gerçek kelime anlamında Zodyak, Hayvanlar Dairesi anlamına gelir. Burçlar Kuşağı galaksimizde (Samanyolu) çeşitli isimlerle adlandırılmış takımyıldızlar diziliminden oluşan bir kümedir. Bu küme Galaksimizin orta çizgisine (Ekvator düzeyinde) +8° ve -8° lik bir kesişme ile bir yörünge (Ekliptik) üzerinde sıralanmıştır. Bilimsel AstrolojiHemen hatırlanması gereken bir diğer önemli yön, bitişik/komşu burçların simgesel karışımlarıdır. Örneğin Sadık Terazi´de, biraz Başak´ın vicdanı, Başak´da Aslan´ın heyecanı, draması, İkizler´in canlılığında, Yengeç´in duyarlılığı belli oranlarda etkindirler. Bu bir bozulmadır; örneğin Teraziler´de sık sık görülür, Merküryen Başaklar ve Venüsyen Başaklar bu karışımdan ortaya çıkarlar. Bir İkizler veya Güneş Aslanı, Yengeç´in iç gezegenlerinden sık etkilenirler. Bu çapraz karışımlar, genelleşmiş saf astrolojik tiplemelerin dışını gösterirler böylece astrolojinin genel olduğu iddiası bu noktada çürütülür. Psikiyatrlar için en iyi yol, iyi birer astrolog veya astroloji hocaları bulmak olabilir, bu yol sayısız kitabı kendi kendine okumaktan çok daha iyidir. Astrolojik horoskopların (yıldız haritalarının) karşılaştırılmaları, bilimsel tezlere büyük destek olabilir, sonuçlar yararlı olacaktır. Burada bilim, falcı-astrologlar popülizminden ve astrolojinin hatalı ve de eksik antik geçmişinden etkilenmemelidir, kurtulması gereken en önemli kompleks veya aşırı duyarlılık budur; Astroloji yine de kehanetlerde bulunabilir, bunun bir zararı yoktur; sinema saygın bir sanattır ama ninja ve seks filmlerinin varlığı sinemanın saygınlığını bozmamaktadır. Gerçek AstrolojiAstroloji kader değildir, herşey insanın kendi elindedir. Astroloji dönemleri inceler, fırsat alanlarını, şanslı zamanları, doğum haritanızda sizi kısıtlayan, zorlayan alanları, gecikmeleri gösterir. Sonuçta nasıl hareket edeceğiniz, neler yapacağınız hepsi sizin iradeniz içindedir. Gezegenlerin iyi açılar yaptığı şanslı dönemlerde, hiçbir şey yapmadan oturursanız bu fırsatları kaçırabilirsiniz. Aynı şekilde gezegenlerin zorlayıcı etkiler yaptığı dönemlerde gerekli gayret ve azmi gösterirseniz tüm zorlukları aşabilir, farkında bile olmadığınız içinizdeki gücü ortaya çıkarabilirsiniz Dünya varolduğundan beri insanın doğaya karşı verdiği "varoluş" savaşında kullandığı en etkili araçlardan bir tanesi de Astroloji'dir. Astroloji ilk insanın, genelde gökyüzünden gelen doğal afetleri kontrol etme çabası sonucunda ortaya çıkmış olan, bugün artık bilimsel değeri olmadığına inanılan bir "bilim"dir. Astrolojik kişilikAstrolojik Kişiliklerin Tipleri Psikiyatri, Astroloji ile buluştu 1997 başında ABD´de yayınlanan önemli bir psikiyatrik araştırma raporu, olay yarattı. Dünyanın en saygın bilim adamlarından birisi, astrolojiyi referans olarak kullanıyordu. Rapor Burç 2000 tarafından incelendi ve ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Geleceğin astro-bilim evliliğinin nişanı artık yapıldı. Amerikan Psikiyatri Birliği´nden John M. Oldham, kişilik bozukluklarının daha iyi tanımlanması ve verilerin geliştirilmesi amacıyla oluşturulan yeni bir tanı sisteminin mimarı ve aynı zamanda da New York Eyalet Zihinsel Sağlık Bürosu´nun Yöneticisi ve de Columbia Üniversitesi´nde Klinik Psikiyatri Profesörü. Oldham´ın çalışmasında, kişilik bozukluklarının tanısı için uygulanan test metodunun adı DSM-III-R (Kişisel Bozukluklarının Teşhisi ve İstatistiksel Dağılım). Test araştırmanın yanısıra, kişilik tiplerinin üzerinde de duruyor. İşin ilginç yanı ise, 13 astrolojik tiplemenin de bu testte yer alması; aslında test astrolojik bir çalışmayı amaçlamış değil, sadece astrolojiden de yararlanılmış. Temel olarak 13 tip temel olarak alınmış ve pozitif tanımlar getirilmiş; pozitif tanımların tam zıddı olan negatifler ise kişilik bozuklukları olarak değerlendirilmiş. Gezegensel KonumGöründüğü kadarıyla rapor hazırlanırken ve testler oluşturulurken objektiflikten uzaklaşma korkusuyla, gereğinden öte objektif kalınmış ve tam her deneğe 104 soru sorularak, ruhsal bozukluk tanımlamalarıyla, astrolojik kişilikler arasında bir paralellik kurulmaya çalışılmış. İkizler Burcu insanı için "canlı" yani "Merküryen" tip denilmiş ama bu burcun temel niteliği olarak kabul edilen aşırı duygusallık ve çok değişken duyguların zenginliği ön plana alınmamış. Oysa İkizler öncelikle bu sözcüklerle tanımlanabilir ve duyguların değişkenliği öylesine sınırsız ve hızlıdır ki, aslı gözden uzak tutulamaz. Elbette ki rapordaki tanımlamalar reddedilemez veya gerçek dışı olarak görülmemelidir fakat eğer astroloji ile bir bütünlük ya da en azından ortak bir yön veya asgari bir uzlaşma aranıyorsa daha dikkatli ve daha esnek olunmalıdır. Raporun etkisi sanıldığından fazla olacak ve bazı psikiyatristler tarafından çok ciddiye alınacağından, astroloji kitaplarının bilimsel çevrelerdeki satışı da artacaktır. Tabii ki bu arada da, psikiyatrların ve psikologların çoğu astrolojinin zengin ve inanılmaz dilini keşfedecekler; Rapordaki özgün DSM terminolojisinin yanısıra, astrolojiden de çok şey öğrenecekler; örneğin şu beş özelliği ele alalım; "Vicdanlı Başak-Yalnız ve fedakar Balık-Canlı İkizler ve maceraperest Yay" Herbiri ötekisini uyarıyor gibi fakat bu tiplerin iç bilinç alanlarında ortaya çıkan benzer vurgular, aslında kişiliğin negatif yönlerini oluştururlar; işte bu karmaşık cümle astrolojinin en önemli analiz olgusu olan "gezegensel açılar"ın etkileri anlamına gelir. Örneğin Kare Açı, bu tipler arasında güçlü bir enerji oluşturacak ve bir tür meydan okumaya neden olacaktır ama aynı zamanda da söz konusu kişisel özellikler zayıflayacak ve hatta durağanlaşacaktır. Hatta daha da ötede, benzer karakteristikler kişilik bozukluklarıyla bütünleşecektir. Astroloji BölümleriHaritanın çizimi ve yorumlanması amacı doğrultusunda astroloji konusu içerisinde çeşitli bölümler bulunmaktadır. Doğum Astrolojisi Astrolojinin bu kolu bireylerin hayatları ile ilgilidir ve doğum anı veya kişinin hayatındaki önemli olaylardan birinin baz alındığı horoskop kullanılmaktadır. Bu horoskop içerisinde bireyin kişiliği, sağlığı ve temel potansiyeli bulunmaktadır. Astrolojinin bu yöntemi çok popülerdir ve doğum astrolojisinde iki temel yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımlardan biri evlilik, kariyer ve çocuk gibi belirgin olayların tahmin edilmesi üzerinde durmaktadır. Ama pek çok modern astrolog bu yaklaşımı dikkate almamaktadır, bunun yerine tamamen psikolojik olan bir yaklaşımın izinden gitmektedirler. Bu psikolojik yaklaşım da bireyin kişiliğinin ve psikolojik potansiyelinin tanımlanması üzerinde durmaktadır. İleride yaşanacak olaylar sadece genel bir önsezi ile tahmin edilmektedir ve konunun psikolojik davranışının gelişimi ile betimlenmektedir. Horary Astroloji �İş bulabilecek miyim?� den �Kaybettiğim anahtarlarım nerede?� gibi sorulara kadar pek çok soruya cevap vermektedir. Horary astroloji, astrolojinin diğer kollarına nazaran daha güvenilir ve doğru tahminler vermektedir. Seçimsel Astroloji Astrolojinin bu formu dünyada çok iyi bilinmektedir. �Evlenme için hangi gün daha uygun?� ve �Yeni işime ne zaman başlamalıyım?� gibi belirgin sorulara cevap vermektedir. Astrolojinin bu kolu iş, evlilik, seyahat, iş veya derse başlamak için en uygun zamanı belirlemektedir. Tıbbi Astroloji Astrolojinin bu kolu homeopathy (bir hastalığı benzeri ile tedavi etme yöntemi) ve bitkisel ilaçlar ile ilgilidir. Astroloji size saçınızı kesmek (Saçınızın kalın olarak uzamasını isterseniz: Dolunay zamanı uygun) veya ameliyat olmak (Dolunay zamanında uygun değil: kanama tehlikesi) ve ayrıca planları yapmak için en uygun zamanı söyler. Genel anlamda Zodyak içerisindeki her bir burç vücudun bir bölümünü yönetmektedir. Örneğin, bir Boğa burcunun çok sık olarak soğuk algınlığı veya grip olması, boğaz ağrısından şikayet etmesi, İkizler burcunun ciğer veya bronşit problemlerinden yakınması gibi. Sizin Zodyak burcunuz da hangi bölgelerde zayıf olduğunuzu söyleyecektir. Günlük Astroloji Günlük Astroloji tüm ulusların, ülkelerin, dinlerin ilişkilerini, savaşları, devrimleri, sanatı ve bilimi yöneten oldukça geniş bir alandır. Günlük astrolojinin üç ana kolu bulunmaktadır. Mali Astroloji: Astrolojinin bu alanı çok az astrolog tarafından uygulanmaktadır. Pek çok iş adamı astrologlara danışmaktadır. Yurt dışındaki borsalarda aracı kurumlar astrologlar ile çalışmaktadır. Politik Astroloji: Politik Astroloji politik ilişkileri ve konuları, siyasileri, insan guruplarını ve politik organizasyonları yönetmektedir. Jeofiziksel Astroloji: Astrolojinin bu kolu iklim, hava durumu ve diğer tüm doğal olayları, özellikle sel, deprem ve volkan patlamaları gibi afetleri incelemektedir. Kehanet Astrolojisi Bu bireyler için tahminler sağlamaktadır, genelde geçişler ve ilerlemeler, Yeni Ay, Dolunay ve tutulmalar doğrultusunda çalışmaktadır. Geçişler bir saatten (Ay) 18 aya kadar (Pluto) sürebilir, hal ve şartlarda değişimler yaratır, ayrıca öğrenme amaçlı dersler de verir. Pek çok insan 28-29 yaşlarında ilk Satürn geçişlerini (Satürn, doğum pozisyonuna geri döner) deneyledikleri esnada zorlayıcı dersler ile karşı karşıya gelmektedir. Pek çok insan bu yaşlarında komple değişiklikler yaşamaktadır. Eğer bu zorlu zamanda hiçbir şey öğrenilmez ise 56-58 yaşları arasındaki bir sonraki Satürn geçişinde daha büyük zorluklar ile karşı karşıya gelebilirler. Güneş Burcu Astrolojisi Bu gazetelerde veya haftalık dergilerde okuduğunuz burç yorumlarıdır. Çok eski zamanlardan beri bu yöntem çok doğru sonuç vermektedir, ama bazı astrologlara göre de oldukça fazla deneyim gerektirmektedir. Örneğin, 18 Ocak 8 Şubat 2004 tarihleri arasındaki Merkür geri dönüşü (Dünyadan göründüğünde geri gidiyor gibi gözükmektedir) esnasında kısa seyahatlerde ve iletişimde (pek çok yazı, yanlış anlaşılmalar, Internet ile ilgili problem gibi) aksamalar meydana gelebilir, bu Mart ayının birine kadar devam eder, ama Zodyak'taki her burç yaşamlarına ve yaşadıkları ortamlara bağlı olarak bunu farklı şekilde tecrübe edeceklerdir. | |
| | | perdidaisla. Administrator
Mesaj Sayısı : 1229 Yaş : 29 Nerden : Barcelona Lakap : Brisha Kişisel İleti : Orlando Bloom.
Ruh Hali : Takım : İşletim Sistemi : Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: astroloji Ptsi 03 Kas. 2008, 16:52 | |
| AstrolojiBurçlar ilmi veya günümüz diliyle Astroloji, ilk defa ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır, acaba?
Bildirildiğine göre, İlk Peygamber olan Hz. Adem'den, son Peygamber Hz. Muhammed s.a.v efendimize kadar 124.000 peygamber gelmiştir. Allah, insanlara, doğru yolu göstermeleri; onlara, kendi TEK'liğini bildirmeleri için, gönderdiği peygamberlerinin her birine, değişik konularda çeşitli ilim hazineleri vermiştir. Ve böylece her konunun başlangıcına temel teşkil edecek, rehber olacak bilgi kaynakları meydana gelmiştir.
Çok okuyan, kalemi bulan ve kalemle yazı yazabilen ilk peygamber olan İDRiS Aleyhisselam'a BURÇLAR İLMİ verilmiş, kendisi de bunu genişletmiştir.
Yeri, göğü, buradaki sistemi ve bunu yaratan Mutlak Varlığı, yakîn üzere bilen İdris Peygamber’in, Allah'ın izni ve kudretiyle göğe çıktığı; 4.cü kat sema boyutunun kendisine mekân olduğu, diğer sema katlarında (boyutlarında) da dolaşabildiği, eski dini kaynaklarda belirtilmektedir. .
İdris Peygamber, alm²¦ oldu*u vahye dayalı bir şekilde Burçlar ve yıldızların, gerek insanlar, gerek yeryüzünde mevcut tüm birimler üzerindeki tesir ve önemini anlatmağa çalışmıştır. Yani, vahye dayalı olarak okuduğu sistemi, o devrin idrak ve anlayışına göre anlatmıştır.
Bir başka anlatımla, İdris Peygamber, Allah`ın yaratmış olduğu sistemdeki düzenleme mekanizması olan burçlar ve yıldızlar sistemini açıklamış; bunların, Allah`ın ilim ve kudretiyle alemde ilahi tasarrufun oluşmasına vesile kılındığı sırrına işaret etmiştir!..
O devirde yaşamış insanlar, İdris Peygamberin ne anlatmak istediğini hakkıyla çözebildiler mi acaba...? Kimbilir..!
Kısaca, Yıldız ilmi veya Burçlar ilmi, İdris Peygamber'in mucizesi olup; daha sonra aynı çağda ilk defa Babiller tarafından, mevcut veriler ışığında düzenlenmiş ve genişletilmiştir. Bundan sonra da tüm insanlığa yayılarak, her devirde, bir şekilde insanların ilgisini çeken bir konu olmuştur.
Bu arada zaman içinde edinilen tecrübeler ve yaşanılan olaylar neticesinde, insanlar, burçlardan gelen ışınların etkilerinin, insan kaderi üzerindeki rolünü çok rahat ve açık bir şekilde tesbit etmişlerdir.
Ne var ki bu tesbit onları, bütün oluşların ardında yıldızlar olduğuna göre, o halde yıldızlar "tanrı" dır düşüncesine getirmiştir.
Böylece, başta Güneş olmak üzere, Ay ve çeşitli yıldızlara tapınma devri başlamıştır!.
Oysa, yıldızların yaydıkları bu etkiler Allah takdir ve kudretinin açığa çıkmasından başka bir şey değildir!.
Dolayısıyla esas amaçtan sapılarak, Astroloji ilmi, hak etmediği bir noktaya indirilmiştir.
Daha sonra, Hz. İbrahim Peygamber başta olmak üzere, tüm peygamberler, yıldızların tanrı olmadığını; bütün evreni ve evrende var olan her şeyi yaratanın, Mutlak Varlık olan Allah olduğunu sürekli olarak açıklamışlardır. Dolayısıyla, yıldızları mevcut özellikleriyle yaratan ve onlar üzerinde de, yegane söz sahibi olan, ALLAH’tır; gerçeğini insanlara idrak ettirmeğe çalışmışlardır.
Pek çok İslâm düşünürü de, yıldızlar konusunu inceleyerek, varlığın var oluşunda burçların ve yıldızların rolünü, çeşitli kitaplarında anlatmışlardır.
Ayrıca, bir ilim deryası olan, Kutsal Kitabımız Kur'ân-ı Kerîm’de, yıldızlarla ilgili 60 küsur Âyet ve "El- BURÛÇ" sûresinde anlatılanları bir düşünmek gerekir...
En son ToM KoLiq tarafından Ptsi 03 Kas. 2008, 16:53 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | | astroloji | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |